Arama:

Evinize güzel bir makyajın püf noktaları!

Ev Döşemesi hakkında
Ev Döşüyorum

Salonların nasıl aydınlatılması gerektiğini ve doğru ışığı seçmenin püf noktalarını merak ediyor musunuz?

Interlight İstanbul 2008 Fuarı’nı düzenleyen NTSR Fuarcılık Genel Müdürü Serkan Tığlıoğlu, aydınlatma sektöründe ev dekorasyonuna yansıyan yenilikler,salonların nasıl aydınlatılması gerektiği, doğru ışığı seçmenin püf noktaları ve dekoratif ışık için önerilerini paylaştı.

Aydınlatma sektöründe ev dekorasyonuna yansıyan yenilikler neler?
Aydınlatma çözümleriyle teknolojinin sıradışılığını keşfetmek isteyenler için yenilikçi ürünlersunmaya devam eden Interlight İstanbul 2008 Fuarı’nda, dekoratif ve teknik aydınlatma ile ilgili son tasarımların yanı sıra ev ve ofis dekorasyonunda son yılların gözdesi olan modern ve klasik tasarımlar sergilendi.

Işık kaynakları ve buna bağlı olarak aydınlatma cihazları büyük bir hızla değişiyor. Artık çevreyi kirleten malzemelerden uzaklaşarak imalat yapma isteği ve daha fazla ışık üreten kaynaklara (LED’ler, kompakt veya yeni jenerasyon floresanlar, geliştirilmiş metal halde ampuller) ulaşma hedefi var.

Yine enerji tasarrufu sağlayan teknolojik ürünler ve doğru aydınlatmayı bilinçlendirme ev dekorasyonundaki son yenilikler olarak öne çıkacak. Avizelerde minimalist yaklaşımlar aşırı frapanlığın önüne geçmeye başladı. Lambalarda sanat eserini andıran inanılmaz şık tasarımlar mevcut. Temelinde ev dekorasyonuna yansıyan aydınlatma teknolojisi kadar sanat eseri görünümünde yaratıcılık da önümüzdeki yılların hedefi olacak.

Evin en çok vakit geçirilen alanı olan salonlarda nasıl bir aydınlatma olmalı?
Salon aydınlatmasında, her şeyden önce aydınlatmanın yorucu ve rahatsızlık verici olmaması gerekir. Mümkünse farklı noktaları farklı aydınlatma elemanlarıyla ve yerel olarak aydınlatın.

Mesela, yemek masası için asansörlü ve tavandan asılabilen bir yemek ışığı veya ayaklı lambaları ve yerel aydınlatma yapan abajurları salonda kullanmak idealdir. Geniş odalarda çoğunlukla tavan armatürleri tercih edilmelidir. Daha küçük odalarda ise aplikler de aynı görevi görür. Yemek odasında eşit dağılmış bir ışık için avize kullanmalısınız. Avizeler hem yeterli ışığı sağlar hem de yemek odası ya da bölümünüze görkem kazandırır.

Salonun diğer kısımlarında abajur ve lambader gibi aşağıdan, direkt göze gelmeyen aydınlatma modelleri daha yumuşak atmosfer oluşturur. TV izleme, kitap okuma gibi farklı faaliyetlerin gerçekleştirildiği alanlarda, sabit bir aydınlatma sisteminden kaçınmak gerekir, bu mekanlar için raylı spotlar idealdir. Yarı şeffaf aplikler ve geniş açılı armatürler, koridorlarda kullanılabilir.

Evlerde aydınlatmayla ilgili ne gibi hatalar yapılıyor?
Aydınlatma aslında makyaj gibidir. Makyaj insana kimi zaman renk ve canlılık verir, kimi zaman da vurgu yapar ve öne çıkarırsa, aydınlatma da evi canlandırır ve renklendirir; kamufle eder, yorumlar ve vurgular. Kötü yapılmış makyaj ise çirkinleştirir ve yanlış ve kötü yönlerini belirginleştirir.

İşte ışığında dekorasyon öğesi olarak görevi tam olarak bunlarla ilintilidir. Kötü aydınlatma bir yapıyı olduğundan loş, izbe ve çirkin yapabilir. Kusurlarını açığa çıkarır ve kötü bir sonuçla karşılaşılır. Bunun yanında fazla masrafa da yol açar. Yalnız iyi aydınlatma hiç de beklenmeyecek efektler yaratarak, keyifli ve kullanım amacına uygun ortamlar yaratır.

Nedir iyi aydınlatma? İyi aydınlatma doğru ve hesaplanmış aygıt kullanımıdır. Her aydınlatma aygıtının doğru işlev için ve doğru aydınlık seviyesinde kullanılmasıdır. Mesela özellikle bir ürün vurgulanmak istendiğinde spot, genel aydınlatma istendiğinde ankastre tercih etmek gibi doğru sonuçlar veren çözümler kullanılmalıdır.

Tasarımda yanılgıya düşülen en önemli sorunlardan bir tanesi de farklılık yaratmak için insanların sürekli üst üste eklemelerden oluşan ürünler düşünmesidir.

Aslında güzel olan beğeniye hitap eden çoğu zaman sade olandır. O yüzden özellikle aydınlatma tasarımı yaparken, dekorasyon ürünü olan objeyi fonksiyonellik aracımız olan ışık ile vurgulamak, beğeniye dahil etmek gerekir. Bunun yolu da karmaşıklıktan uzaklaşıp sadeliği bir tasarım konsepti olarak benimsemekte yatıyor. Ekleyip çözüm üretmektense, çıkartıp en yalın haline kadar ulaşabilmek en doğru çözüm yolu aslında.

Doğru ışığı seçmenin püf noktaları neler?

  • Yemek odasında eşit dağılmış bir ışık için avize kullanmalısınız. Avizeler hem yeterli ışığı sağlar hem de görkem kazandırır.
  • Abajur ve lambader gibi aşağıdan, direkt göze gelmeyen aydınlatma modelleri daha yumuşak atmosfer oluşturur.
  • TV izleme, kitap okuma gibi farklı faaliyetlerin gerçekleştirildiği alanlarda sabit bir aydınlatma sisteminden kaçınmak gerekir, bu mekanlar için raylı spotlar idealdir.
  • Yatak ve çocuk odasında, göz kamaştırmayan genel aydınlatmanın yanı sıra okuma için başucu aydınlatması da yapılmalıdır.
  • Yarı şeffaf aplikler ve geniş açılı armatürler koridorlarda kullanılabilir.
  • Mutfakta keskin gölgelerden kaçınmak için açık renkli motifler tercih edilmelidir.
  • Banyo ışıklandırmasında neme dayanıklı ve ıslak mekanlar için tasarlanmış armatürler ya da renk geri verimine sahip lambalar kullanılmalıdır.Dekoratif ışık için pratik öneriler
  • Mumlarınızı yemek masanızın üzerindeki şamdanlı bir avizenin içine yerleştirebilir, ayrıca bir konsolun üzerine avizeli lamba ve duvara da abajur başlıklı aplikler asabilirsiniz.
  • Mekana teatral bir hava katmak için yemek masasının üzerine çok küçük bir abajur koyabilirsiniz.
  • Sadece bardaklara ışık vermek ve ışıldamalarını sağlamak istiyorsanız, avizesi çevrilebilen ampullü bir abajurla bu işi görebilirsiniz.
  • Konukların üzerlerini aydınlatmak istiyorsanız yere konulan uzun ayaklı bir abajur size yardımcı olacaktır.
  • Tavana asacağınız şık bir avize ile ortama sıcak bir görüntü katabilirsiniz. Konsolun üzerine t-ışıklar yerleştirebilirsiniz.
  • Modern bir ortam yaratmak istiyorsanız, ışığın yoğunluğunu mekanın tarzı üzerinde yoğunlaştırıp masanın üzerine şamdanda mumlar koyabilirsiniz.
  • Saydam abajur başlarını ve avizeleri natürel renklere boyayıp üzerlerine bir kat daha boya atarak hoş bir atmosfer sağlayabilirsiniz.
  • Yemek için dolapların altına yerleştirilmiş ışıkları yakmak yeterlidir. Bu tarz bir aydınlatma, ortama hem bar havası verir hem de daha sıcak bir atmosfer yaratır.
  • Mutfak işleri yaparken yararlanmak üzere, raflar ve dolapların altına düşük voltlu halojen spotlar kullanabilirsiniz.Bebek ve çocuk odası aydınlatmaları nasıl olmalı?
    Çocuk odasını, ihtiyaçlara ya da mekan kullanımına göre bölümlere ayırın ve bu alanlardaki ışıkların ihtiyaca göre birbirinden bağımsız olarak açılıp kapanmasını sağlayın.Çocuğunuzun odasındaki aktiviteleri, bu aktivitelerin alanlarını, yaratmak istediğiniz atmosferi ve ışık düzeyini belirleyin.

    Örneğin bir çocuk odasında çalışma, uyuma, giyinme ve oynama alanları olabilir. Bir bebek odasında ise emzirme, alt değiştirme, uyuma ve oynama alanları yer alabilir. Her aktivite farklı ışık gereksinimine sahiptir. Bu fonksiyonları destekleyen bir aydınlatma planı yapmanızı öneririz. Odanın bir genel aydınlatması olabilir ancak çalışma masasında bir masa lambası, emzirme koltuğu yanında bir ayaklı lamba ya da alt değiştirme masasının üstünde bir aplik kullanabilirsiniz.

kaynak :evdose

Eviniz için Pratik Bilgiler

Mutfak eşyalarının üzerindeki etiket izlerini yok etmek için, üzerlerine mobilya cilası serpip yumuşak bir bezle silin
Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokuları için; yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın daha sonra soğumaya bırakın.
Gömlek yakalarındaki kirleri gidermek için, gömleği makineye atmadan önce yaka kısmına sabun sürüp 15 dakika bekletin.
Tutkal lekelerini çıkarmak için, sirke ile ıslatıp, bol su ile durulanmalıdır.
Masanızın üzerine damlayan mumları çıkarmak için lekenin üzerine neft döküp 5 dakika bekleyin sonra nemli bir bezle silin.
Ellerdeki soğan ve sarımsak kokularını giderebilmek için yapılacak en iyi şey, haşlanmış patatesle ovmaktır.
Çay lekesi:
Pamuklu ve yünlülerde: leke taze ise, ılık suya batırılmış bir bezle ovulur.
Eskimiş ise, içine limon suyu katılmış ılık suda ıslatılmış bir pamuk parçası ile silinir.Ilık su ile çalkalanır.
Bir yerdeki sigara dumanını yok etmek için hemen mum yakın
Ütüde sararan elbise hemen oksijenli su ile silinirse sararan yerler kaybolur.
Kuru bakliyatları bir gece önceden ılık suya koyun ve haşlarken içine biraz karbonat ilave edin
Sürahinizin dibi kir tutmuş ise, içine bir avuç tuz ile sirke koyup çalkalayınız
Tertemiz olacaktır.
Buzdolabındaki nemi almak için, dolaba içi tuz dolu bir kap konur.
Pişirdiğiniz kek kalıbından çıkmıyor ise, kabın altına ıslak bir bez yayarak biraz bekletin
Konserve açıldıktan sonra cam kavanozda saklanırsa daha dayanıklı olur.
Kristallerin ışıl ışıl parlaması için, yıkadıktan sonra durulama sırasında sirkeli suya batırın. Bu işlem kristalleri parlatacaktır.
Sararan teflon tava ve tencerelerin içerisine bir miktar su ve birazda çamaşır suyu koyduktan sonra ateşin üzerinde kaynatın. İndirincede önce sıcak suyla daha sonra soğuk su ile iyice durulayın
Parlaklığını yitirmiş bir sürahiye eski görünümünü kazandırmak için yarısına kadar yırtılmış gazete kağıdı doldurun, üçte birine de sıcak suy doldurup sıkı sıkı sallayın
Dibi tutan tencereleri bir gece suda bekletin, tencere daha kolay temizlenecektir.
Musluklarınızı temizlemek için bez yerine eski bir naylon çorabı tercih edin sonuç daha mükemmel olacaktır.
karnı baharın haşlama suyuna bir miktar süt katarsanız kar gibi beyaz olduğunu, hem de kötü kokmadığı fark ederisiniz.
Kullandığınız salçaların bozulmamasını istiyorsanız üzerini düzleyerek biraz zeytin yağı ilave ederek uzun süre saklayabilirsiniz.,
Yumurta lekesini çıkarmak için önce soğuk suda bekletmeli sonra ılık sabunlu suda yıkamalısınız.
Pirinç ve bakliyatların saklanması için cam kavanozları tercih edin.
Balık kokusunu çıkarmak için yıkama suyunun içine bolca kahve telvesi atın.Sonra bolca durulayın.
Rafadan pişireceğiniz yumurtaların çatlamaması için kabın içine fincan tabağı koyarsanız,çatlamasını önlersiniz.
Domatesi kolay soymak için, bıçağın sırtıyla kabuklar, soyulacak yönün tersine sürtülür, veya kaynar suda bir dakika bekletilir.
Patlıcanların acısını almak için, soyunca tuzlu suda bekletilir.
Buzdolabından çıkardığınız yumurtanın akı ve sarısının birbirine karışmaması için hemen kırın.
Sebzeleri tuzlu suda yıkamayı alışkanlık haline getirin. Tuzlu su sebzeleri daha etkili ve çabuk temizler.
Sosislerin patlamasını önlemek için; fırın yada ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanı yeterli olacaktır.
Çaydanlığınızın içinde biriken kireç tortusunu temizlemek için, 15 dakika kadar içinde sirke kaynatın
Taze ceviz lekesini elden çıkarmak içi, eller önce bir – iki dakika sirkeye batırılmış bir pamukla ovulur, sonra soğuk suyla ovulur ve yıkanır.
Çamaşırdaki pas lekesi için lekenin üzerine limon damlatılıp ütülenir.
Çikolata sosu hazırlanırken içine biraz kahve konursa tadı çok daha değişik olur.
Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuşturunuz ve kalın delikli bir süzgece atınız. Unla beraber çöplerde düşer.
Zeytin yağı lekesini çıkarırken bir lokma ekmek içi yuvarlanıp lekenin üzerine gezdirilmelidir.
Soğanların üzerine biraz un serpilirse kavururken kararmaz.
Yemeğinizin tuzunu fazla kaçırınca tencereye birkaç parça çiğ patates atın, fazla tuzu çekecektir.
Soğan soymaya başlamadan önce parmaklarınızı sirkeye batırırsanız, soğan kokusunun elinize sinmediğini göreceksiniz.
Yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutulup biraz bekletilir.
Evde ortaya çıkan karıncaları yok etmek için kahve telvesi kullanmanız iyi sonuç verecektir.
Parlaklığını kaybeden çelik tencereler ısıtılmış sirke ile ovulup sonra iyice durulanır, ve bir bez parçası ile parlatırsanız tencereniz pırıl pırıl olur.
Etleri limon suyu ile pişirirseniz hem çabuk hem de lezzetli olur.
Mantar sotelenirken tencerenin kapağı açık olursa, hem mantarların suyunu vermesi hem de kararması önlenir.
Süte biraz karbonat atarsanız hem çabuk bozulmaz hem de kolay hazmedilir.
Ekmeğin küflenmemesi için ekmek kutusuna biraz tuz koymayı ihmal etmeyin.
Pastaların daha gevrek olması için hamurun içerisine bir çay kaşığı tuz atın (tatlı – tuzlu farketmez)
Bir kumaşı benzin yada başka bir leke çıkarıcı ile silmeden önce oldukça tuzlu bir su ile silerseniz leke çıkarıcı iz bırakmaz.
Eğer örtünüze meyve suyu dökülürse hemen tuz serpin ilk yıkamada çıkacaktır.
Ağız kokusu için kahve çekirdeği çiğneyin.
Cam tencerede yemek pişirirken kapağın buharlaşmaması için iç yüzeyi limon kabuğu ile silinir.
Teflon tavanızda oluşan lekeleri temizlemek için bir bardak suya iki çorba kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirke karıştırın. Bunu tavanızın içine dökün 10 dakika kaynatın.
Lavaboyu temizlerken tuzla bastırarak silince hem iyi temizler hem de kokuları giderir.
Uzunca bir süre kullanılmayan eski çaydanlıkların kötü kokusunu gidermek için içine bir parça kesme şeker koyun.
Pilavınızı tekrar ısıtırken bir kabın içine su koyup bu kabın üzerine pilav tenceresi koyularak ısıtılırsa pilav taneli kalır tazeliğini muhafaza eder.
Patates pişirirken suyuna bir kaşık sirke konursa hem rengi sarı kalır hemde daha lezzetli olur.
Halının rengini canlandırmak için en son suyuna sirke konur.
Çizik zeytin yağ ve limonla servis esilirse daha lezzetli olur.
Sütü ocağa koymadan tencere soğuk suyla çalkalanırsa süt kaynarken dibine yapışmaz.
Bulaşık suyunuza bir kaşık sirke katmakla bulaşıklarınızın daha kolay ve temiz yıkandığını göreceksiniz.
Renkli gömlekler yıkanmadan önce iki saat sirkeli suda bırakılırsa renkleri canlı olur.
Yoğurdu sulandırmak için tahta kaşıkla üstten almak gerekir.
Elbiselerin fermuarları yıkarken bozuluyorsa makineye atmadan önce kapatılır.
Kapılarınız veya çekmeceleriniz bir müddet sonra itsenizde çeksenizde kapanmaları zorlaşır. Kapınızın, çekmecenizin sürten kısmına vazelin sürün.
Baş ağrısı için: Kahve çekirdeğine limon suyu sıkın yavaş yavaş yiyin. (Birkaç tane)
Mantar kapaklı şişeleri yatık vaziyette saklamalısınız.
Sarap şiselerinin mantarını tekrar şişeye geçirmek için: Mantarı kaynar suyun içine atın.
İçkilere güzel tat ve görüntü vermek için: Buzu dondururken buz kabının içine kiraz, nane yaprağı, yeşil zeytin vs. koyup dondurun.
Buz dondururken: Suyu kaynatın, soğuyunca buz kalıplarına koyup dondurun. Buzlar daha canlı kristal gibi görünür. Kaynamış suda oksijen azalır… Buda buzun mat görünmemesini sağlar.
Dişlerinizi doğal temizleyin: Çileği ezin diş fırçanızın üzerine koyun diş etlerinize kompres yapın. Sonra dişlerinizi fırçalayın.
Küçük yanıklar için: Temiz bir süngeri hafifçe ıslatın buzdolabınızın derin dondurucu bölümüne koyun. Yanmış yerin üzerine hafif hafif kompres yapın.
Ağız kokusu için: Kahve çekirdeği çiğneyin.
Arı, sivri sinek sokmalarına karşı: Kesme şekeri hafif ıslatın sokulan kısmın üzerine hafifçe bastırın zehir’i alır ve kaşınmayı şişmeyi önler.
Fermuarlar sıkışırsa: Kurşun kalemle fermuar dişlerinin üzerini karalayın.
Gözlük camları: Gliserin ile silerseniz buğulanmadığını göreceksiniz.
Ayakkabılarınız ayağınızı sıkıyorsa: Bir bardak saf alkolü ayakkabınızın içine dökün. İyice derisine yedirin ve giyin. Derisi ayağınıza göre açılacaktır.
Cam sil ile deri ayakkabılarınızı silmeyi hiç denediniz mi?
Çiçekleriniz için, haşladığınız yumurtanın suyunu saksıya dökün.
Gülleriniz boyunlarını bükerse, ilk önce sıcak suya sonra soğuk suya batırın.
Sigara küllerini saksınıza koyarsanız yapraklardaki kurt böcek vs. yok edersiniz.
Kapılarınızı vs. cila yaparken: Cila olmamasını istediğiniz yerlere vazelin sürün buralara cila taşarsa bile kuruyunca çok kolay çıkarabilirsiniz.
Akü başları oksitlenirse cola sürerseniz oksitlenmeyi önlersiniz
Fareleri kaçırmak için nane yağını bir karton parçasının üzerine sürün farelerin geldiği yere koyun.
Boya fırçaları sertleşmiş ise kaynamış sirkeli suda bekletin yumuşadığını göreceksiniz.
Elinize uhu yapıştırıcı bulaşırsa, asetonla silin
Mangal ızgaranızı temizlemek zordur: Ilıkken cam sille temizleyin veya ılıkken nemli gazete kağıdına sarın bir müddet sonra sertleşmiş artıkların yumuşadığını göreceksiniz.
Boya kokusunu gidermek için iki büyük baş soğanı soyup ikiye bölün suyun içine atın bunu da kokulu odaya koyun.
Cam kırıklarını temizlersiniz fakat kıymıkları göremezsiniz bunu da temizlemek için ıslak pamuk imdadınıza yetişir.
Ağzı dar şişe kavanoz temizlemek için biraz deterjan biraz su bir kasık pirinç çalkalayın
Balık kokan tavayı limonla bir güzel ovalayın ve yıkayın.
Kesik limonu nasıl saklarsınız: Küçük bir tabağa toz şeker serpin, kesik tarafı şekerin üzerine gelecek şekilde koyun iki hafta limon kurumadan saklanır.
Ampülün üzerine biraz parfümünüzden sıkınız yakıldığında mis gibi kokar odanız.
Patates haşlarken: Haşlama suyunun içine bir kaşık margarin koyun patateslerin vitaminlerini kaybetmemiş olursunuz. Aynı zamanda patatesler daha çabuk.
Soyulmuş patateslerin kararmadan saklanabilmesi için: Saklanacak kabın içine su, bir tutam tuz koyun. Buzdolabında saklayın gerektiği zaman suyla yıkayıp kullanın.
Pastaların daha gevrek olması için: (tatlı*tuzlu farketmez): Hamurun içine bir çay kaşığı tuz atın.
Dereotonu saklamak için: Temiz bir havluya kaplayacak şekilde sarın, bu şekilde naylon torbaya koyup buzdolabına saklamaya bırakabilirsiniz.
Tazeliği gitmiş pörsümüş yeşillikleri canlandırmak için: İki kaşık limon suyu karıştırılmış buzlu su dolu kabın içine koyun 1 saat buz dolabında bekletin.
Yeşil sebzelere renk veren, klorofil maddesidir. Pişirdiğinizde sebzelerin bu yeşil rengi daha az kaybetmeleri için, önce bol buzlu suda bekleterek, klorofilin sabitleşmesini sağlayın.
Soğanları kızartmadan üzerlerine biraz un serperseniz, kavururken kararmazlar.
Börek üzerinin kızarması için üzerine yumurta sürülür, evde yumurta kalmamışsa, biraz yoğurdu bir yemekkaşığı yağla karıştırıp sürün, güzel bir renk olduğunu göreceksiniz.
Yeşil salata ve marulun yapraklarını yıkadıktan sonra bıçakla keserek doğramak yerine, elinizle koparın. Böylece vitamin kaybını önlemiş olursunuz.
Reçel yapacağınız meyvaları iyice yıkayıp kurulamalısınız. Karıştırırken mutlaka tahta kaşık kullanmalısınız. Şekerlenmeyi önlemek için limon tozu yerine, limon suyu kullanın. Kavanozlara koyduğunuzda iyice soğumadan ve üzerindeki hava kabarcıklarını kağıt havlu ile almadan kavonozun ağzını kapatmayın. Reçellerinizi serin ve karanlık yerde saklayın.
Çikolata sosu hazırlarken içine koyacağınız bir tutam tuz, çikolata sosunun kokusunu daha da belirgin kılar. Çikolata sosun içine biraz kahve eklediğinizde, tadının çok değişik olduğunu göreceksiniz.
Katı haşlanan yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutun ve bir süre soğuk suda bekletin. Su kabuğun gözeneklerinden girerek soymayı kolaylaştırır.
Mantar sote pişirirken, tencerenin kapağını açık bırakırsanız, hem mantarların su koyuvermesini hem de kararmasını önlersiniz.
Pişirip sakladığınız yumurtaları, çiğ yumurtalarla aynı yere koyuyorsanız, bunları ayırmanın en kolay yolu çiğ yumurtalar döndürdüğünüzde kolaylıkla dönmezken, pişmiş yumurtalar kendi ekseni etrafında rahatlıkla dönerler.
Tavuk eti çabuk bozulan gıdalardandır. Son kullanıcı olan müşteriye ulaşıncaya kadar hijyenik ortamlarda saklanması bir zorunluluktur. Denetim altında kesildikten sonra bakteri üretimine yol açmaması için +40 C’ de saklanmalıdır. Tavuk eti müşteri tarafından satın alındıktan sonra buzdolabında en fazla 1 gün bekletilip tüketilmelidir. Derhal tüketilmeyecek ise,temizledikten sonra tavuk plastik folyoya sarılarak derin dondurucuda bekletilebilir. Bu şekilde dondurulmuş etler *180 C’ de 3 ay kadar saklanabilir.Ayrıca, tavuk eti tahta et tahtası üzerinde kesilmemelidir. Siyah etten farklı olarak mikro organizmalara karşı daha dayanıksız olan tavuk etininmermer veya plastik üzerinde kesilmesi gerekir.
Yoğurttan daha fazla yararlanmak için suyunun atılmaması gerekir. Yoğurdun tüm vitamin ve mineralleri bu suda bulunmaktadır. Ayrıca, bu su yemeklere ekşi bir tat kazandırmak istenildiğinde de kullanılabilir.
Satın alınıp buzdolabında saklanan yeşil sebzeler bir süre sonra canlılıklarının yitirirler. Tekrar canlı hale getirmek için ise, yıkanıp 10*15 dakike kadar 2 litrelik suya katılmış 1 yemek kaşığı limon suyunda bekletilmesi yeterli olacaktır.
Ekmeğiniz durup dururken dolabında küfleniyorsa, ekmek kutusunu 15 günde bir sirkeli suyla silmek yeterlidir.
Evinizde mayonez yaparken zeytinyağ yerine susam yağı kullanın. Mayonezinizin daha uzun zaman bozulmadığını göreceksiniz.
Yeşil salatalık malzemelerinizi elinizle koparırsanız vitaminlerini öldürmezsiniz.
Balık çorbası yaparken:S uyunun daha lezzetli olması için balıkları en az 45*60 dakika kaynatın. Baş ve kuyruk kısımlarının en lezzetli yerleri olduğunu unutmayın.
Karnabahar pişirirken eve yayılan kokudan kurtulmak için pişirme suyuna bir parça tuz ve iki kaşık sirke ilave edip, suyun üzerinde köpük oluşumunu bekledikten sonra, içine sebzeleri atmayı deneyin. Evi saran kötü kokudan eser kalmadığını göreceksiniz.
Mutfağınıza sinmiş kızartma kokusunu yok etmek için ızgaranın üzerine defne yaprağı, ada çayı yaprağı ve kekik yaprağı koyun.
Sosislerin patlamasını önlemek için fırın ya da ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanız yeterli olacaktır.
Meyvelerin arasına serpiştireceğiniz herhangi bir türden yapraklar onları uzun süre taze tutacaktır.
Nane, adaçayı ve çekilmiş cevizin pek çok yemekte kullandığınız beşamel sosa çok hoş lezzet kattığını biliyor muydunuz ? Fakat bu aromalı otları, sos pişip ateşin söndürülmesine yakın tencerenin içine ilave etmeye dikkat edin.
Bayat ekmeği ince ince dilimleyin üzerine az miktarda süt serpin ve kızgın yağda bir yüzünü kızartın. Ters çevirip üzerine domates ve taze kaşar peyniri koyun. Peynirler erimeye başlayınca üzerlerine kekik ve karabiber serpip sıcak sıcak servis yapın.
Sıkılmadan önce bir süre soğuk suda bekletilen portakalların daha fazla verdiklerini biliyor muydunuz?
Tavuk etinizin daha yumuşak, daha güzel kokulu ve daha lezzetli olması için pişirmeden önce tavuğu yarım limon ile iyice ovalayın ve sonra tavuğun üzerine ve içine rendelenmiş limon kabuğu koyun.
Portakalları sıkmadan önce yarım saat soğuk suda bekletirseniz sıktığınızda daha çok portakal suyu elde edersiniz.
Sarımsakların daha çabuk ezilmesi için cam bir kavanozda ve buzdolabında saklamanız yeterli olacaktır.
Patlıcan kabuklarını soyduktan sonra içine sirke ve çok az zeytinyağı konmuş suda bir süre haşlayın. Daha sonra istediğiniz küçüklükte dilimleyin ve pilav yaparken içine karıştırın.Göreceksiniz pilavınız çok leziz olacak.
Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokularını temizleyip yerine güzel kokular bıraksın diye satın aldığımız o pahalı ürünler istediğiniz gibi ferah bir koku bırakmıyorsa, size daha pratik ve ucuz bir önerimiz var. Yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın. Daha sonra soğumaya bırakın. Fırınınız umduğunuzdan da güzel kokacak.
Eskilerin yöntemleri her zaman en iyi, en doğrudur. Bisküvilerin ve kurabiyelerin taze kalması için, teneke bir kaba koyun ve yanına bir avuç pirinç bırakın; bayatlama sorunu ortadan kalkacaktır.
Elmanın faydaları bitmez. Lahana yemeği yaptıktan sonra evinize sinen ve pencereleri açsanız da çıkarmayı başaramadığınız lahana kokusundan kurtulmak artık çok kolay. Bir elmanın kabuğunu soyup lahanın pişme suyuna ekleyin. Hem koku çabucak yok olacak, hem de lahananın hazmı daha kolay olacak.
Kaynak: Evimiz

Mutfak eşyalarının üzerindeki etiket izlerini yok etmek için, üzerlerine mobilya cilası serpip yumuşak bir bezle silin
Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokuları için; yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın daha sonra soğumaya bırakın.
Gömlek yakalarındaki kirleri gidermek için, gömleği makineye atmadan önce yaka kısmına sabun sürüp 15 dakika bekletin.
Tutkal lekelerini çıkarmak için, sirke ile ıslatıp, bol su ile durulanmalıdır.
Masanızın üzerine damlayan mumları çıkarmak için lekenin üzerine neft döküp 5 dakika bekleyin sonra nemli bir bezle silin.
Ellerdeki soğan ve sarımsak kokularını giderebilmek için yapılacak en iyi şey, haşlanmış patatesle ovmaktır.
Çay lekesi:Pamuklu ve yünlülerde: leke taze ise, ılık suya batırılmış bir bezle ovulur.Eskimiş ise, içine limon suyu katılmış ılık suda ıslatılmış bir pamuk parçası ile silinir.Ilık su ile çalkalanır.
Bir yerdeki sigara dumanını yok etmek için hemen mum yakın
Ütüde sararan elbise hemen oksijenli su ile silinirse sararan yerler kaybolur.
Kuru bakliyatları bir gece önceden ılık suya koyun ve haşlarken içine biraz karbonat ilave edin
Sürahinizin dibi kir tutmuş ise, içine bir avuç tuz ile sirke koyup çalkalayınızTertemiz olacaktır.
Buzdolabındaki nemi almak için, dolaba içi tuz dolu bir kap konur.
Pişirdiğiniz kek kalıbından çıkmıyor ise, kabın altına ıslak bir bez yayarak biraz bekletin
Konserve açıldıktan sonra cam kavanozda saklanırsa daha dayanıklı olur.
Kristallerin ışıl ışıl parlaması için, yıkadıktan sonra durulama sırasında sirkeli suya batırın. Bu işlem kristalleri parlatacaktır.
Sararan teflon tava ve tencerelerin içerisine bir miktar su ve birazda çamaşır suyu koyduktan sonra ateşin üzerinde kaynatın. İndirincede önce sıcak suyla daha sonra soğuk su ile iyice durulayın
Parlaklığını yitirmiş bir sürahiye eski görünümünü kazandırmak için yarısına kadar yırtılmış gazete kağıdı doldurun, üçte birine de sıcak suy doldurup sıkı sıkı sallayın
Dibi tutan tencereleri bir gece suda bekletin, tencere daha kolay temizlenecektir.
Musluklarınızı temizlemek için bez yerine eski bir naylon çorabı tercih edin sonuç daha mükemmel olacaktır.
karnı baharın haşlama suyuna bir miktar süt katarsanız kar gibi beyaz olduğunu, hem de kötü kokmadığı fark ederisiniz.
Kullandığınız salçaların bozulmamasını istiyorsanız üzerini düzleyerek biraz zeytin yağı ilave ederek uzun süre saklayabilirsiniz.,
Yumurta lekesini çıkarmak için önce soğuk suda bekletmeli sonra ılık sabunlu suda yıkamalısınız.
Pirinç ve bakliyatların saklanması için cam kavanozları tercih edin.
Balık kokusunu çıkarmak için yıkama suyunun içine bolca kahve telvesi atın.Sonra bolca durulayın.
Rafadan pişireceğiniz yumurtaların çatlamaması için kabın içine fincan tabağı koyarsanız,çatlamasını önlersiniz.
Domatesi kolay soymak için, bıçağın sırtıyla kabuklar, soyulacak yönün tersine sürtülür, veya kaynar suda bir dakika bekletilir.
Patlıcanların acısını almak için, soyunca tuzlu suda bekletilir.
Buzdolabından çıkardığınız yumurtanın akı ve sarısının birbirine karışmaması için hemen kırın.
Sebzeleri tuzlu suda yıkamayı alışkanlık haline getirin. Tuzlu su sebzeleri daha etkili ve çabuk temizler.
Sosislerin patlamasını önlemek için; fırın yada ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanı yeterli olacaktır.
Çaydanlığınızın içinde biriken kireç tortusunu temizlemek için, 15 dakika kadar içinde sirke kaynatın
Taze ceviz lekesini elden çıkarmak içi, eller önce bir – iki dakika sirkeye batırılmış bir pamukla ovulur, sonra soğuk suyla ovulur ve yıkanır.
Çamaşırdaki pas lekesi için lekenin üzerine limon damlatılıp ütülenir.
Çikolata sosu hazırlanırken içine biraz kahve konursa tadı çok daha değişik olur.
Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuşturunuz ve kalın delikli bir süzgece atınız. Unla beraber çöplerde düşer.
Zeytin yağı lekesini çıkarırken bir lokma ekmek içi yuvarlanıp lekenin üzerine gezdirilmelidir.
Soğanların üzerine biraz un serpilirse kavururken kararmaz.
Yemeğinizin tuzunu fazla kaçırınca tencereye birkaç parça çiğ patates atın, fazla tuzu çekecektir.
Soğan soymaya başlamadan önce parmaklarınızı sirkeye batırırsanız, soğan kokusunun elinize sinmediğini göreceksiniz.
Yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutulup biraz bekletilir.
Evde ortaya çıkan karıncaları yok etmek için kahve telvesi kullanmanız iyi sonuç verecektir.
Parlaklığını kaybeden çelik tencereler ısıtılmış sirke ile ovulup sonra iyice durulanır, ve bir bez parçası ile parlatırsanız tencereniz pırıl pırıl olur.
Etleri limon suyu ile pişirirseniz hem çabuk hem de lezzetli olur.
Mantar sotelenirken tencerenin kapağı açık olursa, hem mantarların suyunu vermesi hem de kararması önlenir.
Süte biraz karbonat atarsanız hem çabuk bozulmaz hem de kolay hazmedilir.
Ekmeğin küflenmemesi için ekmek kutusuna biraz tuz koymayı ihmal etmeyin.
Pastaların daha gevrek olması için hamurun içerisine bir çay kaşığı tuz atın (tatlı – tuzlu farketmez)
Bir kumaşı benzin yada başka bir leke çıkarıcı ile silmeden önce oldukça tuzlu bir su ile silerseniz leke çıkarıcı iz bırakmaz.
Eğer örtünüze meyve suyu dökülürse hemen tuz serpin ilk yıkamada çıkacaktır.
Ağız kokusu için kahve çekirdeği çiğneyin.
Cam tencerede yemek pişirirken kapağın buharlaşmaması için iç yüzeyi limon kabuğu ile silinir.
Teflon tavanızda oluşan lekeleri temizlemek için bir bardak suya iki çorba kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirke karıştırın. Bunu tavanızın içine dökün 10 dakika kaynatın.
Lavaboyu temizlerken tuzla bastırarak silince hem iyi temizler hem de kokuları giderir.
Uzunca bir süre kullanılmayan eski çaydanlıkların kötü kokusunu gidermek için içine bir parça kesme şeker koyun.
Pilavınızı tekrar ısıtırken bir kabın içine su koyup bu kabın üzerine pilav tenceresi koyularak ısıtılırsa pilav taneli kalır tazeliğini muhafaza eder.
Patates pişirirken suyuna bir kaşık sirke konursa hem rengi sarı kalır hemde daha lezzetli olur.
Halının rengini canlandırmak için en son suyuna sirke konur.
Çizik zeytin yağ ve limonla servis esilirse daha lezzetli olur.
Sütü ocağa koymadan tencere soğuk suyla çalkalanırsa süt kaynarken dibine yapışmaz.
Bulaşık suyunuza bir kaşık sirke katmakla bulaşıklarınızın daha kolay ve temiz yıkandığını göreceksiniz.
Renkli gömlekler yıkanmadan önce iki saat sirkeli suda bırakılırsa renkleri canlı olur.
Yoğurdu sulandırmak için tahta kaşıkla üstten almak gerekir.
Elbiselerin fermuarları yıkarken bozuluyorsa makineye atmadan önce kapatılır.
Kapılarınız veya çekmeceleriniz bir müddet sonra itsenizde çeksenizde kapanmaları zorlaşır. Kapınızın, çekmecenizin sürten kısmına vazelin sürün.
Baş ağrısı için: Kahve çekirdeğine limon suyu sıkın yavaş yavaş yiyin. (Birkaç tane)
Mantar kapaklı şişeleri yatık vaziyette saklamalısınız.
Sarap şiselerinin mantarını tekrar şişeye geçirmek için: Mantarı kaynar suyun içine atın.
İçkilere güzel tat ve görüntü vermek için: Buzu dondururken buz kabının içine kiraz, nane yaprağı, yeşil zeytin vs. koyup dondurun.
Buz dondururken: Suyu kaynatın, soğuyunca buz kalıplarına koyup dondurun. Buzlar daha canlı kristal gibi görünür. Kaynamış suda oksijen azalır… Buda buzun mat görünmemesini sağlar.
Dişlerinizi doğal temizleyin: Çileği ezin diş fırçanızın üzerine koyun diş etlerinize kompres yapın. Sonra dişlerinizi fırçalayın.
Küçük yanıklar için: Temiz bir süngeri hafifçe ıslatın buzdolabınızın derin dondurucu bölümüne koyun. Yanmış yerin üzerine hafif hafif kompres yapın.
Ağız kokusu için: Kahve çekirdeği çiğneyin.
Arı, sivri sinek sokmalarına karşı: Kesme şekeri hafif ıslatın sokulan kısmın üzerine hafifçe bastırın zehir’i alır ve kaşınmayı şişmeyi önler.
Fermuarlar sıkışırsa: Kurşun kalemle fermuar dişlerinin üzerini karalayın.
Gözlük camları: Gliserin ile silerseniz buğulanmadığını göreceksiniz.
Ayakkabılarınız ayağınızı sıkıyorsa: Bir bardak saf alkolü ayakkabınızın içine dökün. İyice derisine yedirin ve giyin. Derisi ayağınıza göre açılacaktır.
Cam sil ile deri ayakkabılarınızı silmeyi hiç denediniz mi?
Çiçekleriniz için, haşladığınız yumurtanın suyunu saksıya dökün.
Gülleriniz boyunlarını bükerse, ilk önce sıcak suya sonra soğuk suya batırın.
Sigara küllerini saksınıza koyarsanız yapraklardaki kurt böcek vs. yok edersiniz.
Kapılarınızı vs. cila yaparken: Cila olmamasını istediğiniz yerlere vazelin sürün buralara cila taşarsa bile kuruyunca çok kolay çıkarabilirsiniz.
Akü başları oksitlenirse cola sürerseniz oksitlenmeyi önlersiniz
Fareleri kaçırmak için nane yağını bir karton parçasının üzerine sürün farelerin geldiği yere koyun.
Boya fırçaları sertleşmiş ise kaynamış sirkeli suda bekletin yumuşadığını göreceksiniz.
Elinize uhu yapıştırıcı bulaşırsa, asetonla silin
Mangal ızgaranızı temizlemek zordur: Ilıkken cam sille temizleyin veya ılıkken nemli gazete kağıdına sarın bir müddet sonra sertleşmiş artıkların yumuşadığını göreceksiniz.
Boya kokusunu gidermek için iki büyük baş soğanı soyup ikiye bölün suyun içine atın bunu da kokulu odaya koyun.
Cam kırıklarını temizlersiniz fakat kıymıkları göremezsiniz bunu da temizlemek için ıslak pamuk imdadınıza yetişir.
Ağzı dar şişe kavanoz temizlemek için biraz deterjan biraz su bir kasık pirinç çalkalayın
Balık kokan tavayı limonla bir güzel ovalayın ve yıkayın.
Kesik limonu nasıl saklarsınız: Küçük bir tabağa toz şeker serpin, kesik tarafı şekerin üzerine gelecek şekilde koyun iki hafta limon kurumadan saklanır.
Ampülün üzerine biraz parfümünüzden sıkınız yakıldığında mis gibi kokar odanız.
Patates haşlarken: Haşlama suyunun içine bir kaşık margarin koyun patateslerin vitaminlerini kaybetmemiş olursunuz. Aynı zamanda patatesler daha çabuk.
Soyulmuş patateslerin kararmadan saklanabilmesi için: Saklanacak kabın içine su, bir tutam tuz koyun. Buzdolabında saklayın gerektiği zaman suyla yıkayıp kullanın.
Pastaların daha gevrek olması için: (tatlı*tuzlu farketmez): Hamurun içine bir çay kaşığı tuz atın.
Dereotonu saklamak için: Temiz bir havluya kaplayacak şekilde sarın, bu şekilde naylon torbaya koyup buzdolabına saklamaya bırakabilirsiniz.
Tazeliği gitmiş pörsümüş yeşillikleri canlandırmak için: İki kaşık limon suyu karıştırılmış buzlu su dolu kabın içine koyun 1 saat buz dolabında bekletin.
Yeşil sebzelere renk veren, klorofil maddesidir. Pişirdiğinizde sebzelerin bu yeşil rengi daha az kaybetmeleri için, önce bol buzlu suda bekleterek, klorofilin sabitleşmesini sağlayın.
Soğanları kızartmadan üzerlerine biraz un serperseniz, kavururken kararmazlar.
Börek üzerinin kızarması için üzerine yumurta sürülür, evde yumurta kalmamışsa, biraz yoğurdu bir yemekkaşığı yağla karıştırıp sürün, güzel bir renk olduğunu göreceksiniz.
Yeşil salata ve marulun yapraklarını yıkadıktan sonra bıçakla keserek doğramak yerine, elinizle koparın. Böylece vitamin kaybını önlemiş olursunuz.
Reçel yapacağınız meyvaları iyice yıkayıp kurulamalısınız. Karıştırırken mutlaka tahta kaşık kullanmalısınız. Şekerlenmeyi önlemek için limon tozu yerine, limon suyu kullanın. Kavanozlara koyduğunuzda iyice soğumadan ve üzerindeki hava kabarcıklarını kağıt havlu ile almadan kavonozun ağzını kapatmayın. Reçellerinizi serin ve karanlık yerde saklayın.
Çikolata sosu hazırlarken içine koyacağınız bir tutam tuz, çikolata sosunun kokusunu daha da belirgin kılar. Çikolata sosun içine biraz kahve eklediğinizde, tadının çok değişik olduğunu göreceksiniz.
Katı haşlanan yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutun ve bir süre soğuk suda bekletin. Su kabuğun gözeneklerinden girerek soymayı kolaylaştırır.
Mantar sote pişirirken, tencerenin kapağını açık bırakırsanız, hem mantarların su koyuvermesini hem de kararmasını önlersiniz.
Pişirip sakladığınız yumurtaları, çiğ yumurtalarla aynı yere koyuyorsanız, bunları ayırmanın en kolay yolu çiğ yumurtalar döndürdüğünüzde kolaylıkla dönmezken, pişmiş yumurtalar kendi ekseni etrafında rahatlıkla dönerler.
Tavuk eti çabuk bozulan gıdalardandır. Son kullanıcı olan müşteriye ulaşıncaya kadar hijyenik ortamlarda saklanması bir zorunluluktur. Denetim altında kesildikten sonra bakteri üretimine yol açmaması için +40 C’ de saklanmalıdır. Tavuk eti müşteri tarafından satın alındıktan sonra buzdolabında en fazla 1 gün bekletilip tüketilmelidir. Derhal tüketilmeyecek ise,temizledikten sonra tavuk plastik folyoya sarılarak derin dondurucuda bekletilebilir. Bu şekilde dondurulmuş etler *180 C’ de 3 ay kadar saklanabilir.Ayrıca, tavuk eti tahta et tahtası üzerinde kesilmemelidir. Siyah etten farklı olarak mikro organizmalara karşı daha dayanıksız olan tavuk etininmermer veya plastik üzerinde kesilmesi gerekir.
Yoğurttan daha fazla yararlanmak için suyunun atılmaması gerekir. Yoğurdun tüm vitamin ve mineralleri bu suda bulunmaktadır. Ayrıca, bu su yemeklere ekşi bir tat kazandırmak istenildiğinde de kullanılabilir.
Satın alınıp buzdolabında saklanan yeşil sebzeler bir süre sonra canlılıklarının yitirirler. Tekrar canlı hale getirmek için ise, yıkanıp 10*15 dakike kadar 2 litrelik suya katılmış 1 yemek kaşığı limon suyunda bekletilmesi yeterli olacaktır.
Ekmeğiniz durup dururken dolabında küfleniyorsa, ekmek kutusunu 15 günde bir sirkeli suyla silmek yeterlidir.
Evinizde mayonez yaparken zeytinyağ yerine susam yağı kullanın. Mayonezinizin daha uzun zaman bozulmadığını göreceksiniz.
Yeşil salatalık malzemelerinizi elinizle koparırsanız vitaminlerini öldürmezsiniz.
Balık çorbası yaparken:S uyunun daha lezzetli olması için balıkları en az 45*60 dakika kaynatın. Baş ve kuyruk kısımlarının en lezzetli yerleri olduğunu unutmayın.
Karnabahar pişirirken eve yayılan kokudan kurtulmak için pişirme suyuna bir parça tuz ve iki kaşık sirke ilave edip, suyun üzerinde köpük oluşumunu bekledikten sonra, içine sebzeleri atmayı deneyin. Evi saran kötü kokudan eser kalmadığını göreceksiniz.
Mutfağınıza sinmiş kızartma kokusunu yok etmek için ızgaranın üzerine defne yaprağı, ada çayı yaprağı ve kekik yaprağı koyun.
Sosislerin patlamasını önlemek için fırın ya da ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanız yeterli olacaktır.
Meyvelerin arasına serpiştireceğiniz herhangi bir türden yapraklar onları uzun süre taze tutacaktır.
Nane, adaçayı ve çekilmiş cevizin pek çok yemekte kullandığınız beşamel sosa çok hoş lezzet kattığını biliyor muydunuz ? Fakat bu aromalı otları, sos pişip ateşin söndürülmesine yakın tencerenin içine ilave etmeye dikkat edin.
Bayat ekmeği ince ince dilimleyin üzerine az miktarda süt serpin ve kızgın yağda bir yüzünü kızartın. Ters çevirip üzerine domates ve taze kaşar peyniri koyun. Peynirler erimeye başlayınca üzerlerine kekik ve karabiber serpip sıcak sıcak servis yapın.
Sıkılmadan önce bir süre soğuk suda bekletilen portakalların daha fazla verdiklerini biliyor muydunuz?
Tavuk etinizin daha yumuşak, daha güzel kokulu ve daha lezzetli olması için pişirmeden önce tavuğu yarım limon ile iyice ovalayın ve sonra tavuğun üzerine ve içine rendelenmiş limon kabuğu koyun.
Portakalları sıkmadan önce yarım saat soğuk suda bekletirseniz sıktığınızda daha çok portakal suyu elde edersiniz.
Sarımsakların daha çabuk ezilmesi için cam bir kavanozda ve buzdolabında saklamanız yeterli olacaktır.
Patlıcan kabuklarını soyduktan sonra içine sirke ve çok az zeytinyağı konmuş suda bir süre haşlayın. Daha sonra istediğiniz küçüklükte dilimleyin ve pilav yaparken içine karıştırın.Göreceksiniz pilavınız çok leziz olacak.
Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokularını temizleyip yerine güzel kokular bıraksın diye satın aldığımız o pahalı ürünler istediğiniz gibi ferah bir koku bırakmıyorsa, size daha pratik ve ucuz bir önerimiz var. Yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın. Daha sonra soğumaya bırakın. Fırınınız umduğunuzdan da güzel kokacak.
Eskilerin yöntemleri her zaman en iyi, en doğrudur. Bisküvilerin ve kurabiyelerin taze kalması için, teneke bir kaba koyun ve yanına bir avuç pirinç bırakın; bayatlama sorunu ortadan kalkacaktır.
Elmanın faydaları bitmez. Lahana yemeği yaptıktan sonra evinize sinen ve pencereleri açsanız da çıkarmayı başaramadığınız lahana kokusundan kurtulmak artık çok kolay. Bir elmanın kabuğunu soyup lahanın pişme suyuna ekleyin. Hem koku çabucak yok olacak, hem de lahananın hazmı daha kolay olacak.
Kaynak: Evimiz

Eviniz ile ilgili pratik bilgiler
Eviniz ile ilgili pratik bilgiler

Kalebodur Nasıl Döşenir ?

uuu uygu uygula uygulama

Öncelikle gerekli olan malzemeleri sıralayalım.

  • Kesme makası
  • Kerpeten
  • Terazi
  • İp
  • Mala
  • Spatula
  • Metre
  • Mastar
  • Fayans Tarağı
  • Eldiven
  • Harç yapmak için kap
  • Sünger
  • Çekiç
  • Keski
  • Süpürge
  • Kova (boya için kullanılan kovalardan)
  • Merdiven
  • Plastik çekiç
  • Çivi
  • Hilti
  • Matkap
  • Uzatma Kablosu

Yardımcı mazemeler:

  • Pense ve benzerleri
  • Lokma takımı
  • Su tesisatı malzemeleri
  • Elektrik malzemeleri
  • Vb….

Görüldüğü gibi birçok malzeme sıraladım.Şayet bu malzemelerden birisi eksik olursa işinizi tam yapamazsınız.Çünkü tadilat işine girmeden önce neler olacağı belli değildir.Bazen olmadık borular patlar,elektrik tesisatı zarar görür vss…Saymakla bitmez.

Bu nedenle siz en iyisi hatırı sayılır bir usta ile görüşünüz derim.

Şimdi de nasıl yapıldığını maddeler halinde özetlemeye çalışalım.

  • Yapılacak yer etüt edilir,neler lazım, nasıl yapılacak,hangi malzeme lazım
  • Yapılacak duvar ya da zemin fayans yapılacak düzgünlüğe getirilir.Bu nedenle sıva yapılır bazende ufak tadilatlar gerekir.Bunu yapmışken eski su ve elektrik tesisatlarınızı da değiştirmeniz gerekebilir.
  • Kalekim harcımızı normal kıvamda su ile karıştırırız.
  • Yapacağımız yeri terazi ile kontrol eder ve nerden fayansa başlayacağımıza karar veririz.
  • Elimize aldığımız fayans tarağı ile kalekim harcımızı yapacağımız yere yayarız.Burada önemli olan elimize aldığımız tarağın dişleri kalekimi sürerken duvarla temas edecek.Kalekim 10 dakikadan fazla duvarda kalmamalıdır.Kurumamalıdır
  • Sonrasında ise fayans yada kalebodurları dizmek kalıyor.
  • Fayansların arasına derz artısı kullanmak zorundayız.Derzlerin arası En az 3 mm olmalıdır.Çünkü zamanla genleşen fayanslar derzsiz yapılırsa patlama yapar.Bazende evde tadilat olabilir ve fayansları çıkarmanız gerekir.Derzsiz olursa aradakini çıkartamaz ve tüm fayansları çıkarmanız gerekebilir.Derzsiz fayans,kalebodur kesinlikle yapılmamalıdır.Eğer ustanız derzsiz yapıyorsa o ustadan şüphelenebilirsiniz.En iyisi baştan hiç başlatmamak.
  • yaptığımız yer kuruduktan sonra (24 saat)  derz dolgusu ile  fayans araları doldurulur.
  • Muhakkak Derz dolgusu uygulandıktan sonra kurumadan üstü sünger ile silinmelidir.Yoksa kuruyan derz çirkin görüntü verir.
  • Dediğim gibi bütün bunlar uzman işidir.Yoksa işimiz koca karı işine dönebilir.

Kolay gelsin.Saygılarımla.

Eğer sorularınzı olursa mailime yazabilirsiniz.

ic_38@hotmail.com

kalebodur nasıl döşenir..

Mantolama Nasıl Yapılır ?

 

Mantolama Nasıl Yapılır


Yapılarda gelişen yapı teknikleri sonucu beton satıhlar artmıştır. Betonarme yüzeyler, içeride üretilen enerjinin ısı köprüleri oluşturarak dışarı atılmasına sebep olur. 2000 yılında Türkiye’nin yıllık ısınma harcaması yaklaşık 4 Milyar dolar olmuştur. Yapıları soğutmak için harcanan enerjinin, ısıtmak için harcanan enerjiden daha fazla ve pahalı olduğu da hesaplanırsa bu rakam çok daha yukarılara tırmanmaktadır. Yapılan araştırmalar, ısı yalıtımı yapılmamış betonarme bir binada, oluşan ısı köprüleri sebebi ile üretilen enerjinin %50-%60 ‘ından yararlanılamadığını göstermiştir. Mantolama (Isı yalıtımı) uygulamasındaki maksat bu enerjiden mümkün olduğunca fazla yararlanabilmektir.
Günümüzde, gelişen teknikler, ısı yalıtımı uygulamasından alınan verimin artmasını sağlamıştır. Isı köprülerinin oluşumunu engellemekte en verimli sistem olan (Dışarıdan Yalıtım) Mantolama Uygulamasında çeşitli yoğunluklarda Polistiren veya Taşyünü Levhalar kullanılmaktadır. Sıvalı veya sıvasız her türlü zemine rahatlıkla uygulanabilen bu sistemin safhaları aşağıda verilmiştir. Etkileşimli kesit fotoğraf üzerinde ilgili bölümlere tıklayarak bilgilere ulaşabilirsiniz.

MANTOLAMA UYGULAMASI
Başlangıç profili: Mantolama uygulamasının ilk aşaması olarak, zemine aliminyum başlangıç (su basman) profili çakılır.Başlangıç profili’nin ölçüsü, tercih edilen yalıtım levhasının kalınlığına ve uygulanacak sisteme göre değişiklik gösterir. Profiller duvara özel dübelleri ile çakılarak tespit edilirler.
Yapıştırma Harcı: Profiller çakıldıktan sonra yalıtım levhalarının arka yüzüne dişli mala ile veya noktasal yapıştırma metodu ile özel yapıştırıcı harç sürülür. Harç sürüldükten hemen sonra yalıtım levhaları duvara şaşırtma metodu ile yerleştirilir.
Dubelleme
Dubellemeye başlamadan önce, yapıştırma harcının tam olarak kuruması beklenmelidir. Dübeller yalıtım levhasının üzerine matkap ile uygun bir delik açıldıktan sonra çakılarak sabitleştirilir.
Kenar ve Köşeler: Köşelerde düzgün ve sağlam bir yüzey elde edebilmek için alüminyum köşe profilleri kullanılır. Köşe profilleri, yalıtım levhalarının üzerine donatı katmanı oluşturulmasından önce yerleştirilir ve üzeri donatı sıvası ile kapatılır.
Donatı Sıvası ve Filesi: Köşe profillerinden başlayarak bütün yüzeye donatı sıvası sürülür ve dişli mala ile trifillenir. Bu sıva üzerine sıva henüz yaş iken donatı filesi, kenarları 10’ar cm birbirinin üzerine binecek şekilde yerleştirilir. Filenin üzeri tekraren sıva ile kapatılır.
Hafif Sıva: Son kat hafif sıva, donatı sıvası tamamen kuruduktan sonra istenilen kalınlıkta (2,3,4 mm) uygulanır. Böylelikle, mantolama uygulamasının dışında sert ve dekoratif, koruyucu bir katman oluşturulur.
Boya: Mantolama uygulamasının son aşaması, hafif sıva uygulanmış zeminlerin dekoratif bir dışcephe boyası ile boyanmasıdır.
Yalıtım Malzemeleri Ve Levhaları
EPS: Günümüzde kullanılan yalıtım levhaları arasında, en popüler olanı EPS (Ekstrüde Polistiren) yalıtım levhalarıdır. Oldukça düşük bir ısı iletkenlik (0,031 W/mK)değerine sahip olan EPS’nin yangın sınıfı B-1 (Zor alevlenici) ve min.20 Kg/m³ yoğunluktadır. Ülkemizde, dışcephe ısı yalıtımında, çoğunlukla 3 cm kalınlığında, binili tipleri kullanılmakla birlikte, teras yalıtımı, özel işlemler veya istenildiği durumda, 5 cm kalınlığında levhalar da kullanılmaktadır.
XPS: Ekspande Polistiren. Birim hacim kütlesi 16 Kg/m³ ve Isı iletkenlik değeri 0,040 W/mK’dır. EPS levhalara göre daha ekonomik olan XPS levhalar B-1 yangın sınıfına girerler. Beyaz köpük olarak da bilinir.
Taşyünü: Isı yalıtımı ve ses yalıtımı amacı ile kullanılan taşyünü, diğer yalıtım levhalarına kıyasla daa yüksek bir yoğunluğa sahiptir. Doğal yapısı nedeni ile yangın sınıfı A (Yanmaz) olan taşyünü 0,040 W/mK ısı iletkenlik değerine sahiptir

İlaçlama hakkında herşey ?

HAMAMBÖCEĞİ / HAŞERE İLAÇLAMA
Kalorifer böceği olarak da bilinen bu böcek açık kahverenginde ve ön göğüs bölgesinde iki koyu bant taşırlar. 10-12 mm boyundadır. Hamam böcekleri Çok kolay bir yerden bir yere geçebilir veya taşınabilirler. Bu haşere türü yumurta yöntemiyle ürer ve çoğalır. Hamam böcekleri içinde yumurta bulunan kapsüller halinde ürerler. Hamam böcekleri Her bir kapsül içinde 35-40 adet yumurta bulunur. Bu böcekler yumurtalarını sırtlarında taşıyarak gittikleri her yere yumurtalarını götürürler. 18 gün sonra yavrular yumurtalarda çıkar. Yıl içerisinde 8-10 defa yumurtlayabilirler.
Dişi hamamböcekleri öldükleri anda bile yumurta bırakırlar. Bu hamamböceği türü bulunduğu alandaki her şeyi yiyebilir. Her türlü pisliği, mikrobu taşırlar ve bulaştırırlar. Evlerde ilk yerleşecekleri mekanlar mutfak ve banyolardır. Karanlığı severler bu nedenle geceleri ortaya çıkarlar. Nemli, sıcak ve pis yerlerden hoşlanırlar. Kazan dairesi, depo bodrum altı gibi yerlerde yoğun olarak bulunurlar. Genellikle gıda yerlerinde görülürler. Bu böcekler gıda zehirlenmeleri, verem, hepatit, mantar hastalıkları gibi çeşitli hastalıkların mikroplarını taşırlar ve bulaştırırlar.
AMERİKAN HAMAMBÖCEĞİ / HAŞERE İLAÇLAMA
Amerikan Hamamböceği: Ortalama 2-3 cm uzunluğundadır. Kanatlı kırmızımsı kahverenginde en büyük hamam böceği türüdür. Bu hamamböceği türü insanların yediği yemediği her şeyi yiyebilme özelliğine sahiptirler. 15 ay ömürleri vardır. Nemli, sıcak ve pis mekanları severler. Evlerde en çok mutfak ve banyolarda bu haşere türüne daha çok rastlanır. Karanlığı severler.
Bu haşere türü çeşitli şekillerde yaşadığımız mekana girebilirler. Bir hamamböceğinin yaşadığımız mekana girmesi yüzlercesinin girmesi anlamındadır. Üreme sürekli devam eder ve kısa bir zaman sonra evimizi istila ederler. Bu böcekler oldukça dirençlidirler. Bilinçsizce, gelişigüzel yapılan bir ilaçlama bu böcekleri ortadan kaldırmaya yetmeyebilir. Bu haşerenin bireysel mücadelesi oldukça zordur. Bireysel mücadele ve satın alınan çeşitli ürünler ile yapılan kısmi mücadele başarılı olmadığı gibi zaman ve ekonomik kayba da yol açar. Aynı zamanda bu süre zarfında üremeleri de artar.bu haşere türü ile etkin bir mücadele, uygun ilaç ve periyodik uygulama gerekir.
ORYANTAL HAMAMBÖCEĞİ  / HAŞERE İLAÇLAMA
Oval biçimli, parlak siyah ve çok koyu kahverengindedirler. Çoğalmaları ise periplaneta americana gibidir. 25-30 mm. boyundadırlar. Erkeklerin kısa kanatları işlevsel olup dişilerin ise körelmiştir. Anavatanları Asya olup buradan tüm dünyaya yayılmıştırlar. Erkeklerinin iki kahverengi kanadı vardır. Dişileri oval erkekler ise daha ince yapıdadır. Halk arasında KARA FATMA diye de tabir edilirler.Bu haşere türleri bodrum, bina boşlukları,lağımlarda ve ev içlerinde yuvalarını yaparlar. Ömürleri 6 ay kadardır. Her türlü gıda ve organik maddeyi yeme özelliğine sahiptirler. Her türlü pisliği,mikrobu taşırlar ve bulaştırırlar. Bu böcekler gıda,su ve sıcağa duydukları ihtiyaçtan dolayı insanların yaşadığı her alanda görülürler. Özellikle evlerde ilk yerleşecekleri mekanlar mutfak ve banyolardır. Bu haşere türü zamanın büyük bir bölümünü yuvalarında geçirir. Karanlığı severler bu nedenle geceleri ortaya çıkarlar. Dirençlidirler. Bilinçsizce yapılan amatör mücadelede ilaçlara karşı çok çabuk direnç kazanırlar. Bu böcekler gıda zehirlenmeleri, verem, hepatit, astım gibi hastalıkların mikroplarını taşır ve bulaştırırlar.
TAHTA KURUSU / HAŞERE İLAÇLAMA
Heteroptera (yarım kanatlılar) takımının cimicidae ailesindendirler. Yaklaşık 75 değişik türleri olmasına karşın bizi en çok ilgilendiren “cimex Lectularius” türüdür. İnsan, memeli hayvan ve kuşların kanlarını emerek beslenirler. Erişkinleri 4-5 mm. Uzunluğunda, yassı oval ve kızıl kahverengindedirler. İtici bir koku salgılarlar. Emdikleri kanı sindirmeleri günlerce sürebilir ve bir kez beslenen tahtakurusu gerektiğinde bir yıl beslenmeden yaşayabilir. Tahtakuruları ısırdıkları yerde kızarıklık, kabartı ve kaşıntıya neden olarak rahatsız edicidirler. Genelde bulaşıcı hastalık vektörü değillerdir.
PİRE / HAŞERE İLAÇLAMA
Siphonaptera takımını oluşturan küçük, kanatsız ve kan emerek beslenen böceklerdir. Sıcak ve ılıman iklim bölgelerini çok severler. Özel vücut yapıları sayesinde insan, memeli hayvanlar ve kemirgenlerin derilerine yapışarak kanlarını emerler ve Narlıdere değiştirirken birçok tehlikeli hastalığın taşınmasına neden olurlar. Erişkinlerin vücut uzunlukları 1-10 mm. arasında değişir. Yaşam süreleri birkaç hafta ile bir yıl arasındandır. Güçlü bacakları sayesinde boylarının 200 katını aşan mesafelere sıçrayabilir. Uzun bacaklı ve yassı vücutlu bu asalak yumurta, larva, pupa ve erişkin ve erişkin siklusu içerisinde çoğalırlar. Pupalar içinde olgunlaştıkları kozadan çıkar çıkmaz hemen tutunabilecekleri bir memeli veya kuş bulurlar. Bazı pireler tek bir Narlıdere türünde yaşadıkları gibi bazı türleri değişik Narlıderelarda yaşayabilir. Vebanın insanlara bulaşmasında baş rol oynayan pireler (Xenopsylla cheopsis) ortaçağda Avrupa nüfusunun yaklaşık dörtte birinin ölümünden sorumludur. Vebanın bulaştığı kemirgenler (özellikle fareler) dayanıklı değildir ve çabuk ölürler. Ölen Narlıderetan ayrılan pireler rahatlıkla insanlara ulaşarak bu hastalığı taşıyabilirler. Pireler veba’nın yanı sıra tifus ve tularemi hastalıklarını da bulaştırır.
BİT / HAŞERE İLAÇLAMA
Phthiraptera takımından yaklaşık 3.300 değişik türü olan, küçük, kanatsız, yassı ve renkleri kirli beyazdan-siyaha varan asalaklardır. Çin’de insan bitinin de bulunduğu Anoplura alt takımı üyeleri emicidirler ve sadece memelileri Narlıdere olarak seçen bu alt takıma “gerçek bitler” de denilmektedir. İnsan vücut bitlerinin dışında tüm bitler, hayat evrelerinin tamamını Narlıdereladıkları canlının vücudunda geçirirler. Sadece vücut biti giysi kıvrımlarında barınır. Dişi bit sirke denilen yumurtalarını, tek tek veya topaklar halinde saç,tüy ve kıl diplerine bırakırlar. Tek bir dişi bit iki ay içerisinde 5000 yumurta bırakabilir.Bitler genellikle yaşadıkları Narlıdereları değiştirmezler. Özellikle evcil hayvanlarda aşırı çoğalmaları halinde hayvanın derisini tahriş ederek yaraların açılmasına ve sekonder enfeksiyonlara neden olurlar. İnsanda en çok görülen bit türü Pediculus humanus’tur. Vücut üzerinde yaşadığı bölgeye göre de değişik isimler alır. Baş biti (Pediculus humanus capitis), Vücut biti ( Pediculus humanus humanus ), Kasık biti (Pediculus humanus pubis) gibi. Bitlenme, şiddetli kaşıntı ve derinin tahrişi sonucu açılan yaralarda seconder enfeksiyonlara, özellikle çocuklarda impedigo denilen iltihaplı deri hastalığına yol açar. Ayrıca vücut biti tifus, siper humması reccurent humması gibi hastalıklara neden olan mikroorganizmalarında taşıyıcısıdırlar.
DERİ BÖCEKLERİ  / HAŞERE İLAÇLAMA
Ergin 7-9 mm olgun larva 11-13 mm larva sarımsı kahverenkte vücut kıllarla kaplıdır. Vücut sonunda uzun bir kıl demeti bulunur.
Kışı ergin olarak genelde ağaç kabukları altında geçirirler. Mayıs veya Haziran aylarında uçarak depo etrafına yumurtalarını bırakırlar. 10-15 günde açılan yumurtalardan çıkan larvalar etraftaki gıdalarla beslenirler. Pupa olmak için gıda ortamı, hatta tahta veya kurşun aksamında delik açarak pupa yeri hazırlarlar. 18-20 C’de yumurtadan ergine kadar 40-50 gün geçer. Yılda 1-5 defa döl verir. Ergin ömrü bir yıldır.
Bu larvalar peynir, et ve salamı besin olarak tercih ederler. Ancak aynı cinse bağlı Dermestes maculatus türleri deri ve kürk depolarında önemli derecede zarar yapabilirler.
SİYAH HALI BÖCEĞİ  / HAŞERE İLAÇLAMA
Ergin 3-5 mm olgun larva 7-8 mm vücut üzeri sert ve koyu kahverengi kıllarla kaplıdır. Yumurtalar 6-11 günde açılır. Erginler 35-40 gün yaşar. Larva dönemi besin durumuna göre 260-640 gün arasında değişir. Larvalar yün,ipek ve bunlardan imal edilmiş elbise, kürk, deri, kıl, tüy, ölü böcek, kitap ve süttozu ile beslenirler. Bu tip eşya ve yiyeceklerin olduğu depolarda sık rastlanır.
TESPİH BÖCEKLERİ  / HAŞERE İLAÇLAMA
Bodrumlarda ağaç kabukları altında rutubetli yerlerde yaşar, tespih böceği kendisini küre şekline getirebilir. Uzunluğu 2 cm kadardır. Rutubetli ve sebze artığı olan her türlü yerde yaşar, tespih böceği mahzen çatı ve bodrum gibi yerleri severler. Saksı bitkilerine zarar verirler. Tehlike hissettiklerinde yumrularak tespih şeklini aldıkları için bu adı almışlardır.
KARASİNEK / HAŞERE İLAÇLAMA
Bu zararlılar ev sineği (musca domestica) olarak bilinirler. Diptera (çift kanatlılar ) muscidae ailesindendirler. Yerleşim yerlerinde ve hemen hemen her yerinde bulunurlar. Çöpler ve çürümekte olan organik atıklarla beslenirler. Ağız yapıları sokma-ısırma niteliği taşımadığı için yalayıcı-emici özellikte gelişmiştir. Bu nedenle insan ve memelileri sokmamakla birlikte bacakları ve vücutları aracılığı ile binlerce hatta milyonlarca zararlı madde ve mikroorganizmayı insanların yiyecek içeceklerine bulaştırmak suretiyle birçok hastalığın taşınmasında önemli rol oynarlar kara sinek, tahta kurusu, akrep, hamam böceği, bit pire gibi ilaca dayanıklı değildir.
TATARCIK / HAŞERE İLAÇLAMA
Diptera (çift kanatlılar) takımının “phlebotamidae” ailesindendirler. Tüm sıcak ülkeler ve Akdeniz ikliminde bol miktarda bulunurlar sadece dişi cinslerinin kan emdiği bu sineklerin erişkinleri sivrisineği andırırlar. İyi uçucu olmadıklarından dolayı üredikleri alandan fazla uzaklaşamazlar. Çoğunlukla gündüzleri kuytu yerlerde saklanarak geceleri ortaya çıkar ve soktukları yerde şiddetli ağrı, kızarma ve kaşıntıya neden olurlar. Tatarcıkların dişileri genelde bir kez yumurtlar ve ölürler. Ancak bu evrimi bir kaç kez yenileyeni de vardır. Yumurta ve larvalar ya sulu organik atıklarda yada bataklılarda gelişirler. Şark çıbanı, kala-azar ve tatarcık humması gibi hastalıkların insanlara taşınmasında aktif rol oynarlar.
SİVRİSİNEK / HAŞERE İLAÇLAMA HİZMETİ
Bu cins sivrisinekler “Virüs Ansefaliti” ve sıcak bölgelerde görülen “filariasis” hastalıklarının taşıyıcılarıdır. Sivrisinek istirahat halindeyken gövdeleri dinlenme yüzeyine paralel, hortumları aşağı yönde eğiktir. Kanatları tek renktir. Temiz yada kirli tüm tatlı sulara yumurta bırakırlar. Yumurtalar kümeler halinde yüzerler. Larvaları su yüzeyinde 45 derecelik bir açı ile baş aşağı olarak asılırlar. Yaşam siklusları 10-14 gündür sivri sinekler ıslak nemli ortamı severler sivri sinekler genelde toplu olarak görülürler.
GÜVE / HAŞERE İLAÇLAMA
Kelebeğin vücudu ve kanatları homojen olarak parlak altın renginde, kanat açıklığı 13 mm, olgun larva 13 mm dir. Dişi kelebek yumurtalarını gıda ortamına yapıştırarak tuttururlar. Larvalar kendilerine bir kolon örerek içerisinde beslenirler. Gıda bitince tekrar bir tüp daha örerek orada beslenmeye devam ederler. Bu tüpler elbiselerin yaka altı, dikiş araları, koltuk altı vb. yerlerde bulunur ağların varlığı ile içerisinde güve olduğu anlaşılmaktadır. Larvalar yün, ipek, kürk, deri gibi materyalleri mobilya döşemelerini yiyerek önemli zararlara neden olurlar. Uygun olmayan ortamda kolon içerisinde 8-24 ay dormant halde kalabilirler. Uygun koşullarda larva dönemi 30-35 günde tamamlanır. Pupa dönemi yazın 8-10 gün, kışın 21-28 gün sürer. Isıtılan binalarda yılda 3-4 döl, ısıtılmayanlarda 1 döl verir.
YABAN ARILARI  / HAŞERE İLAÇLAMA
Yaban arıları ısırmaları ve insanlarda alerjik reaksiyonlara neden olarak zarar verirler. Yaban arıları ağaç dallarında ve fundalıklarda binaların tavan aralarında veya yer altında yuva yaparlar. Yaban arıları ile mücadelede bu hayvanları çekici yiyeceklerin ve su birikintilerinin ortadan kaldırılması önemlidir. Mekanik olarak tuzaklar içerisine çekici yemler konarak arıların buraya girmesi sağlanır ve girdikleri zaman çıkamazlar. Kimyasal mücadelede yuvaları direk ilaçlanır. İlaçlamanın; yaban arılarının içeride bulunduğu zaman yapılması çok önemlidir.
AKREPLER / AKREP İLAÇLAMA SERVİSİ
Kıskaçları ve uzun kuyrukları ile kolaylıkla tanınabilirler. Akrepler kızdırıldığı zaman zehirli iğnelerini insanlara batırırlar. Akrepler geceleri hareket eder gündüzleri ise taşların altında, ağaç kovuklarında,molozlarda, tavan aralarında ve evlerin alt kısımlarında saklanır. Akrepler böcek,örümcek, kırkayak ve kara tespih böcekleriyle beslenirler. Çoğunlukla karnivordur, pek azı bitki öz suyu ile beslenirler. Akreplerin Bazıları bir yıl kadar açlığa dayandıkları tespit edilmiştir. Kurak yerler de ve özellikle sıcak bölgelerde bulunurlar. Akreplerin birçoğu toprakta derinlere iner ve yuva yaparlar.
Akreplerin vücutları oransal olarak büyük olmalarına rağmen yassı yapılarından dolayı dar aralıklardan geçebilirler. Akrepler yumurtlamaz, bunun yerine canlı yavrular doğururlar; yavru doğumdan sonra bir süre annenin sırtında taşınır.
Mücadelede saklandıkları alanın yok edilmesi büyük önem taşır. Pestisitlerin akreplerin sakladığı klozetler, boru giriş yerleri, tavan araları, bodrum katları gibi yerler, dışarıda taş yığınları ve odunluklar ilaçlanmalıdır. Ayrıca akrep sokmalarından korunmak için yatarken tavandan düşmelere karşı cibinlik kullanılabilir. Akrepler bahçeli evlerde villalarda da görülür. Akrepler merdivenlerden ve aydınlatma boşluklarından en üst daireye bile tırmanabilir.
KARINCALAR / KARINCA İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Sosyal yaşayan, yapıları ve görevleri ile farklı sınıflardan topluluk oluştururlar. En kalabalık olan sınıf işçi kısmıdır. İşçilerin eşeysel organları körelmiştir.Besin sağlama, yuva yapma,savunma ve yavru bakımı gibi işlevleri yerine getirirler. Kraliçenin ise eşeysel organları oldukça gelişmiştir. Sadece yumurta bırakırlar. Çiftleşme döneminde kanatlı olmaları ile işçilerden ayrılırlar. Karıncaların bazıları 15-20 yıl yaşamaktadırlar. Erkekler; işçi ve kraliçeden belirgin olarak ince yapılı karınca olmaları ile ayrılır. Kanatlarını atmazlar, karıncalar çiftleşmeden hemen sonra yuvadan uzaklaşan erkekler birkaç gün içerisinde ölürler. Kraliçe ilk yumurtalarını martta bırakmaya başlar ve ilk yumurtadan kanatlı eşeysel bireyler oluşur. Karıncalar da eylülde yumurta bırakma durur. Bir çok tür besin depo eder ve özellikle tahıl tanelerini yuvalarına taşırlar. Evlerde istenmeyen görüntüler oluşturdukları için mücadele yapılmalıdır. Mücadelede yuvalarının tahrip edilmesi, kraliçenin bulunması ve elimine edilmesidir. Karıncalar kış süresince görüldükleri takdirde, iç mekanlarda yuva yaptıkları düşünülmelidir. Yazın dış mekanlarda yuva yapmayı tercih ederler. Kimyasal olarak; halk sağlığı alanında kullanılan Sağlık Bakanlığından ruhsatlı insektisitlerin kullanılması tavsiye edilmektedir.
GÜMÜŞ BÖCEĞİ / GÜMÜŞ BÖCEĞİ İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Vücut 7-10 mm. Erginin üst kısmı gümüş renkte pulcuklarla kaplıdır. Yumurtadan yeni çıkmış yavrular beyaz renktedir. Bir dişi gümüş böceği 100 kadar yumurta bırakır, hayat devresi bir yılda tamamlanır, gümüş böceklerinin erginleri 2-3 yıl yaşar. Un fabrikaları ve depoları, kütüphane, ev ve kağıt depolarında sık rastlanan böceklerdir. Gümüş böcekleri nemli sıcak ve loş yerleri severler, şekerli, unlu maddelerle, kağıt ve kağıt ürünleriyle beslenirler. Pamuk, naylon, kitap ciltleri, duvar kağıtları, nişastalı materyallerle beslenirler.
YILANLAR / YILAN İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Genel olarak fare gibi kemiricilerle, küçük sürüngenlerle, kertenkelelerle ve böceklerle beslenirler. Kemiricilerle beslendikleri için yararlıdırlar. Çok hızlı hareket edebilirler ve ağaçlara da tırmanabilirler. Gündüzleri aktiflik gösterirler. Ekim’le Nisan ayı arasında kış uykusuna yatarlar. Haziran ve Temmuz aylarında yumurtlamaya başlayan bu hayvanların dişileri, bir defada 10 kadar yumurta bırakabilirler.
Kuru yerlerde, çalılık ve taşlık alanlarda yaşarlar. Tarlalarda, bahçelerde ve ev yakınlarında görülürler. Bitki örtüsünün seyrek olduğu, kurak yerlerdeki taşlık ve çalılık yerlerde, evlerin yakınında, tavan aralarında yaşarlar. Toprak evlerin çatılarında da görülürler. Zararlarından fazla bahsetmeye gerek yok. Rahatsız edildiklerinde yada kendilerini korumak için saldırabilirler. Mücadelesinde yaşam alanları yok edilmelidir.
ÖRÜMCEKLER / ÖRÜMCEK İLAÇLAMA
Ev içerisinde köşelerde ve sundurmalarda ağlar örerler, örümcek ağlarının şekilleri türlere göre değişir. Bazı zehirli türler dışında bir zararı yoktur. Latrodectus mactans (Kara dul örümceği) zehirli türdür. Örümcek ağları sürekli temizlenmeli, ayrıca mayıs ayına kadar yapılacak birkaç ilaçlama ile popülasyon önemli ölçüde düşürülebilir. Örümcekten kurtulmak için periyodik ilaçlama yapılması gerekrir.
KULAĞA KAÇAN / KULAĞA KAÇAN İLAÇLAMA SERVİSİ
Genelde nemli ve yağmurlu zamanlarda evlere akın ederler. Bilinenin aksine zararsızdırlar. Kulağa kaçan ev duvarlarındaki çatlak ve yarıklardan, yürüme yolları ve garajdan, etraftaki sarmaşık tipi bitkilerden içeri girmektedir. Kulağa kaçan kurtulmak için ev etrafındaki bitki atıkları, taş yığınları gibi rutubet oluşturacak alanlar imha edilmelidir.
SALYANGOZ İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Sularda ve nemli çayırlarda yaşayan, değişik ebat ve şekillerde çok değişik türleri vardır. Kabuklu bir türdür. Gezdikleri yerlere sıvılarını bulaştırır. Bitkileri yiyerek yaşamları sürdürürler. Küçük türleri çoğu kez bahçelerde süs bitkilerini sararak kurumasına sebebiyet verirler.  İnsan bağırsaklarında yaşayan ve halk arasında bağırsak kurtları adı verilen ve çok çeşidi olan bu canlıların bazılarına ara konakçılık yaparak insanlara yayılmasında rol oynarlar. Bahçe ve çimenlik alanlarda özel yem şeklinde hazırlanmış mollusisit grubu ilaçları atmak sureti ile kolayca mücadele etmek mümkündür.
KIRKAYAK / KIRK AYAK İLAÇLAMA SERVİSİ
Genel olarak kırk ayak katlarda, balkonlarda, bodrumlarda, rutubetli ortamlarda, yaprakların altında ve gübrelik alanlarda yaşarlar. Boyları 3 ile 7 cm arasında değişmektedir. Sıcak, nemli ve saklanabilecekleri yerleri tercih ederler. Kırk ayakların Yumurtadan çıktıktan sonra ergin hale gelmeleri 75 -150 gün arasında değişmektedir.
İç ve dış alanlarda yuvaları,yaşam alanları tespit edilmeli ve periyodik olarak ilaçlama yapılmalıdır.
ÇEKİRGE İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Boyları 2,5 – 3,5 cm arasında değişen siyah veya kahverengi olan çekirgelerin kalın , köşeli gövdesi ve zıplamasını sağlayan uzun bacakları vardır. Genellikle dış alanlarda yaşayan çekirgeler; beslenme ve sığınma amaçlı olarak iç alanlara da girmektedirler. Işık tarafından çekilebilen çekirgeler; açık camlardan, bina duvarlarındaki çatlak ver deliklerden bina içerisine girerler. Özellikle kirli giysilere beslenme amaçlı zarar verdikleri bilinmektedir. Yaşam alanları; ekili araziler, ağaçlık alanlar, bina yakınlarındaki uzun otlar ve sarmaşık gibi yoğun bitkiler arası, keresteler ve taş yığınlarıdır. Çekirgelerle mücadelede önemli noktalardan birisi bina yakınlarındaki yaşam alanları yok edilmesi ve ilaçlanmasıdır.
AĞAÇ KURDU / TAHTA KURDU / MOBİLYA BÖCEĞİ İLAÇLAMA ŞİRKETLERİ
Eski tahta eşyalara, ağaç pencere, kapı, mobilyalara yerleşerek delikler açarak ilerlerler. Büyük toplu iğne başı büyüklüğündeki ağaç kurtları genellikle kahverengidirler. Kemirdikleri ağaçların tozları dökülür ve ölen ağaç kurtları mobilyaların altına düşer. Mobilyaların iç aksamında yuvalanırlar. Profesyonel haşere kontrol servisimiz özel formülasyonlar kullanılarak yok edebilmektedir.  Profesyonel olmayan haşere kontrol servislerinin kullandığı ilaçlarla ağaç kurdu ve tahta kurdu gibi haşerelerden kurtulmak imkansızdır.
ÇIYAN İLAÇLAMA ŞİRKETİ SERVİSİ HİZMETİ
3-10 cm arası büyüklükte 2-8 mm eninde yassı gövdesinde 17 çift anteni bulunan zehirli bir haşeredir. Evlerin loş, nemli ve karanlık bölgelerinde, taşların altında ve karanlık yerlerde yaşarlar. Geceleri böcek ve solucanlar ile beslenirler ve insanlara saldırmazlar. Terlik ve ayakkabı giyerken veya çıplak ayakla dolaşırken sokabilirler. Isırdıkları yerde koyu renkli iki adet iz görülür ve örümcekteki gibi zehirlenme belirtileri görülür. sırdıkları yer hemen temizlenmeli gerekirse biraz kanatılmalı ve hemen bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır.
EV FARESİ / FARE HAŞERE İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Çok küçük ev faresi 3 cm civarındadırlar ve fındık faresi olarak ta anılırlar, renkleri genelde gridir,büyük kulakları, küçük gözleri ve burunları vardır.Fındık farelerinin pislikleri siyah pirinç büyüklüğünde ve ovaldir.Fındık faresi pisliğini etrafa saçar, yuvasını gıda merkezlerine yakın oyuk ve boşluklarda yapar, ev ve iş yerlerine yerleşir daha çok bodrum çatı ve insanın yaşadığı ortamlarda daha çök görülür çok iyi tırmanıcı ve sıçrayıcıdırlar. Çok çabuk ürerler, fındık fareleri gebelikleri 18-21 gün sürer ve her seferinde 5-8 arası yavru yaparlar. Yılda 5-10 döl verir. Çok güçlü koku duyuları vardır. Yetişkin bir ev faresi 0.5 cm delikten geçer ve 4 metre yüksekten atlayabilir.
LAĞIM FARESİ / SIÇAN İLAÇLAMA HİZMETİ
Ergin lağım faresi kuyruğu hariç 18-25 cm boyunda ve 200-600 gr ağırlığındadır. Küt burunlu, küçük kulak ve gözlere sahip, lağım fareleri kaba tüyleri kahverengi siyah karın bölgesi gri beyaz arası bir renktedir. Lağım fareleri daha çok kanalizasyon sistemi, binaların bodrum ve alt katları ile depolarda, bina dışında ise nehir kenarlarında, yol boyunca toprak altında, çöp yığınları ve beton altında yuva yaparlar. Ergin lağım farelerinin dışkıları iki ucu küt kapsül şeklinde ve 20 mm kadar uzunlukta olabilir. 2-5 ayda ergin hale gelir, bir yıl yaşarlar. Gebelikleri 3 hafta sürer.Lağım fareleri bir keresinde 7-8 yavru doğurur ve yılda 3-6 döl verebilirler. Güçlü koku ve işitme duyularına sahiptirler. 12 mm den büyük aralıktan kolayca geçebilir, 15 metre yükseklikten atlayabilirler. Kemirmeyi severler ve en çok elektrik kablolarını kemirdiği için de sık sık yangınlara sebep olurlar.
ÇATI FARESİ / ÇATI FARESİ İLAÇLAMA SERVİSİ
Ergin çatı faresi, kuyruğu hariç 16-21 cm boyunda ve 80-300 gr ağırlığındadır. Sivri burunu, iri kulak ve gözleri olup, kahverengi veya siyah tüylere sahiptir, çatı fareleri çok iyi tırmanıcıdırlar. Bina içleri ve altında, çatısında, çöp ve odun yığınları içinde yaşarlar. Erginlerin dışkıları Çatı faresinin dışkısı gibi fakat sivri uçludur. Çatı fareleri 4 ayda ergin hale gelir ve 12 ay yaşarlar. Çatı fareleri bir keresinde 4-8 yavru doğurur ve yılda 6 döl verebilirler. 12 mm den büyük aralıktan kolayca geçebilirler. “Fareler Leptospirosis, Selmonella, Brucellosis, Kuduz ve Şap gibi bir çok hastalığı yayarak büyük tehlike teşkil ederler.”
KENE İLAÇLAMA – KENE SOKMASI – KENE ISIRIĞI – KENE İLE MÜCADELE
Keneler, kan emerek beslendikleri için hemen tüm yabani ve evcil hayvanların (inek, koyun, köpek, kemiriciler, yerde beslenen kuşlar vb.) üzerinde bulunabilir ve bu hayvanlardan insana geçebilirler. Ayrıca, çalılık ve yeşil, yüksek otlu alanlarda bulunan keneler, beslenmek için doğrudan insanlara da geçip ısırabilirler. Bu nedenle daha çok kırsal bölgelerde ve hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülmekle birlikte kentsel alanlardaki uygun ortamlarda da bulunabilirler. Virüs ile bulaşmış keneler, kan emişini tamamladıktan sonra ayrılırken bir sıvı salgılarlar. Virüs genellikle bu sıvı ile bulaşır. Kan emdikleri ve virüsü bulaştırdıkları tüm canlılar hasta olabilir fakat hastalık genellikle hayvanlarda hafif ve bulgusuz seyreder. Bu nedenle daha az görülmekle birlikte hasta hayvanların salgıları ve kanları aracılığıyla da hastalık bulaşabilir.
KARA FATMA İLAÇLAMA SERVİSİ
1-1,5 cm uzunluğunda parlak siyah renklidir. Erkeklerde iki kahve renkli kanat vardır. Dişiler oval erkekler ise daha ince yapıdadır, halk arasında KARAFATMA olarak da anılırlar. Genelde lağım sistemi, bodrum, depo, bina boşlukları ve daha az olarak ta ev içlerinde yuvalanırlar. Havalar ısınınca komşu binalara kadar her yeri istila ederler, kış aylarında ana yuvalarına çekilirler. Ömrü 6 aydır, her türlü gıda ve organik maddeyi yerler. Çok pistirler ve her şeyi yerler. Her pisliği, mikrobu taşır ve bulaştırırlar. Gıda, su ve sıcağa ihtiyacından dolayı insan olan her yerde aktiftir. Evlerde ilk yerleşeceği yer mutfak ve banyolardır. Hemen hemen bütün zamanını yuvalarında, delik ve çatlaklarda saklanarak geçirirler, karanlığı sever ve geceleri aktiftirler, çok dayanıklıdırlar, Bilinçsiz amatörce yapılan mücadelelerle ilaçlara çok çabuk direnç kazanırlar. Binada 10 kat birden bir gecede dolaşabilirler. Yaklaşık bir gecede 4,5 km yol kat edebilirler. Marketten ufak bir poşet içinde veya bir yumurta paketinde evinize gelebilir. Pazar eşyaları ile, sebzelerle veya kolilerle bilinmeden taşınmış olur. Apartman temizse sakinlerin dikkatli olması, ilk böcek geldiğinde ise o dairenin böcek yayılmadan ilaçlatılması gerekir. İhmal edilirse diğer dairelere de yayılarak rahatsızlık verir ve masraflara neden olur. Örneğin 30 daireli bir apartmanda 6-7 dairede üreme başlamışsa, bütün apartman dairelerinin komple ilaçlatması en doğru harekettir. Bu yapılmazsa böcekler daireler arasında dolaşır ve sorun zaman içinde kronikleşir. “Dizanteri, Gıda zehirlenmeleri, Verem, Gastroenteritis, Antrax, Pnomoni, Hepatit, Mantar hastalıkları, Astım, Allerjik Reaksiyon gibi çeşitli hastalık mikroplarını taşır ve bulaştırırlar”.
FARELER
Sıçan ve fareler sevilmez kemirgenlerdir ve kimse bu kemirgenleri ev veya işyerinde görmek istemez. Kemirgenler dış alanda her türlü ortamda yaşar ve iç alanlara herhangi bir zamanda girebilirler ancak bu durum daha çok sonbaharda gerçekleşir. Bunun sebebi havaların soğuması değil, kemirgenlerin dış alandaki besin kaynaklarının tükenmesi ve yeni kaynak arayışlarıdır. Fareler mükemmel tırmanıcılardır ve çatı aralarından, havalandırmalardan, kablo yuvalarından, kanalizasyondan, bacalardan ve garajlardan binalara giriş yapabilmektedirler.fareler Özellikle kapı altlarından kolaylıkla geçerler.
Fareler her yerde, gerek şehirlerde gerek şehir dışlarında, ancak çoğunlukla yerleşim birimlerinin olduğu yerlerde yaşarlar. Binalarda sıçanlardan daha fazla görülmelerinin nedeni, daha küçük olduklarından 0,6 cm aralıklardan (kurşun kalem genişliği) geçebilmeleridir. Yuvalarını iç alanlarda veya yakacak odun araları, taş ve tuğlalar, yaprak yığınları ve diğer döküntüler arasında dış alanlarda yaparlar.
Farelerin en çok yiyecek maddesinin bol olduğu ambar, değirmen, kümes gibi yerlerde bulundukları, iç alanlarda taban ve pervaz araları, her türlü duvar delikleri, oluklar, dış alanlarda ise çöplük kenarları, toprak yığınları su kanallarında barındıkları dikkate alınmalıdır. Kurulacak yem istasyonları hedef dışı yaban ve evcil canlıların ulaşamayacağı;fare ve sıçanların hareket ve saklanma yerlerine yakın şekilde; söz konusu canlıların hızlı bir şekilde hareket edecekleri ve kısa sürede saklanma ihtiyacı duyacakları göz önüne alınarak; gürültüsüz ve sakin yerlere yerleştirilmelidir. Yemler çevre şartlarından etkilenmeyecek şekilde kap ve kutulara konulmalı; kesinlikle insan eline maruz bırakılmamalıdır. Bu amaç için özel imal edilmiş kapaklı ve kilitli fare ve sıçan yem istasyonları tercih edilmelidir. İstasyon kap ve kutular üzerine FARELER ZEHİRLİDİR fareler için uyarıcı yazı yazılmalıdır. İlaçlamada kullanılacak fare zehrinin fomülasyon mücadele ortamının ve farelerin beslenme özelliklerine uygun olarak seçilmelidir. örneğin;kanalizasyon; rutubetli ve ıslak ortamlarda tercih edilecek fomülasyon tipi mum bloklarıdır. Yem istasyonları belli aralıklarla yerleştirilmelidir, 7-10 günde bir kontrol edilerek azalan yemler takviye edilmelidir hiç dokunulmamış istasyonların yerleri değiştirilmeli veya azalan yemlere ilave edilmelidir.
FARELERİN VERDİĞİ ZARARLAR
* Ev ve işyerlerini istila eder, eşyaya zarar verir, kemirirler yiyeceklere zarar verir, tüketir ambalajlarını bozarlar.Farelerin Dışkıları kılları ve taşıdıkları mikro organizmalar yiyecekleri kontamine eder.Gıdaları ve gezdikleri çevreyi kirleterek resimleri ile beraber bulaşıcı hastalıkların insanlara yayılmasına neden olurlar. (veba, tifüs, weil, sodoko, hummalar, parazitler hastalıklar, kuduz salmonella bakterileri ve bağırsak enfeksiyonları gibi bir çok hastalık)
* Çiftlik hayatına zarar verirler. Süt ve yumurta üretiminde azalmaya hayvanlarda yarattıkları stres ve rahatsızlık ile ağırlık kaybına neden olurlar. Peptospirosis, salmonella, brucellosis ve şap hastalığını yayarak büyük tehlike teşkil ederler.
* Ahşap metal yerleri, boruları, elektrik kablolarını vs kemirirler. Elektrik kontağı ve yangına sıkça neden olurlar.
* Isırıklara ve diğer yaralanmalara neden olurlar korkutarak insanların sağlığını da bozarlar. Fareler sadece gemileri batırmakla kalmıyor, elektrik kablolarını da kemiriyor. Çünkü, bu hayvanların genetik kökenli diş problemleri var; ön dişlerindeki büyüme durmuyor. Bu nedenle fareler, ön dişlerinin büyümesini engelleyebilmek için elektirik kablolarını kemirme ihtiyacı duyuyor. Ancak elbette ki bu hem onlar hem de çevre için büyük bir risk taşıyor. Yüksek voltajlı kabloları kemiren bir fare yangın çıkmasını neden oluyor, ancak tabii ki bu yaptığından pişman olacak kadar uzun yaşayamıyor. Farelerin dişleri hafif çelikten bile daha sert olduğundan boruları, ince metalleri ve hatta beton blokları bile kolayca tahrip edebiliyor.
UZUN KUYRUKLARIYLA YÖN BULUYORLAR!
Çünkü kısa olsa kaybolurlardı. Kuyruk farenin sadece denge sisteminde değil, aynı zamanda yön bulma duyularında da etkili bir rol oynuyor. Farelerin kuyrukları vücut ısılarını da düzenliyor ve vücut ısısı yükseldiğinde bunu düşürüyor.

HAMAMBÖCEĞİ / HAŞERE İLAÇLAMA
Kalorifer böceği olarak da bilinen bu böcek açık kahverenginde ve ön göğüs bölgesinde iki koyu bant taşırlar. 10-12 mm boyundadır. Hamam böcekleri Çok kolay bir yerden bir yere geçebilir veya taşınabilirler. Bu haşere türü yumurta yöntemiyle ürer ve çoğalır. Hamam böcekleri içinde yumurta bulunan kapsüller halinde ürerler. Hamam böcekleri Her bir kapsül içinde 35-40 adet yumurta bulunur. Bu böcekler yumurtalarını sırtlarında taşıyarak gittikleri her yere yumurtalarını götürürler. 18 gün sonra yavrular yumurtalarda çıkar. Yıl içerisinde 8-10 defa yumurtlayabilirler.Dişi hamamböcekleri öldükleri anda bile yumurta bırakırlar. Bu hamamböceği türü bulunduğu alandaki her şeyi yiyebilir. Her türlü pisliği, mikrobu taşırlar ve bulaştırırlar. Evlerde ilk yerleşecekleri mekanlar mutfak ve banyolardır. Karanlığı severler bu nedenle geceleri ortaya çıkarlar. Nemli, sıcak ve pis yerlerden hoşlanırlar. Kazan dairesi, depo bodrum altı gibi yerlerde yoğun olarak bulunurlar. Genellikle gıda yerlerinde görülürler. Bu böcekler gıda zehirlenmeleri, verem, hepatit, mantar hastalıkları gibi çeşitli hastalıkların mikroplarını taşırlar ve bulaştırırlar.AMERİKAN HAMAMBÖCEĞİ / HAŞERE İLAÇLAMA
Amerikan Hamamböceği: Ortalama 2-3 cm uzunluğundadır. Kanatlı kırmızımsı kahverenginde en büyük hamam böceği türüdür. Bu hamamböceği türü insanların yediği yemediği her şeyi yiyebilme özelliğine sahiptirler. 15 ay ömürleri vardır. Nemli, sıcak ve pis mekanları severler. Evlerde en çok mutfak ve banyolarda bu haşere türüne daha çok rastlanır. Karanlığı severler.Bu haşere türü çeşitli şekillerde yaşadığımız mekana girebilirler. Bir hamamböceğinin yaşadığımız mekana girmesi yüzlercesinin girmesi anlamındadır. Üreme sürekli devam eder ve kısa bir zaman sonra evimizi istila ederler. Bu böcekler oldukça dirençlidirler. Bilinçsizce, gelişigüzel yapılan bir ilaçlama bu böcekleri ortadan kaldırmaya yetmeyebilir. Bu haşerenin bireysel mücadelesi oldukça zordur. Bireysel mücadele ve satın alınan çeşitli ürünler ile yapılan kısmi mücadele başarılı olmadığı gibi zaman ve ekonomik kayba da yol açar. Aynı zamanda bu süre zarfında üremeleri de artar.bu haşere türü ile etkin bir mücadele, uygun ilaç ve periyodik uygulama gerekir.ORYANTAL HAMAMBÖCEĞİ  / HAŞERE İLAÇLAMA
Oval biçimli, parlak siyah ve çok koyu kahverengindedirler. Çoğalmaları ise periplaneta americana gibidir. 25-30 mm. boyundadırlar. Erkeklerin kısa kanatları işlevsel olup dişilerin ise körelmiştir. Anavatanları Asya olup buradan tüm dünyaya yayılmıştırlar. Erkeklerinin iki kahverengi kanadı vardır. Dişileri oval erkekler ise daha ince yapıdadır. Halk arasında KARA FATMA diye de tabir edilirler.Bu haşere türleri bodrum, bina boşlukları,lağımlarda ve ev içlerinde yuvalarını yaparlar. Ömürleri 6 ay kadardır. Her türlü gıda ve organik maddeyi yeme özelliğine sahiptirler. Her türlü pisliği,mikrobu taşırlar ve bulaştırırlar. Bu böcekler gıda,su ve sıcağa duydukları ihtiyaçtan dolayı insanların yaşadığı her alanda görülürler. Özellikle evlerde ilk yerleşecekleri mekanlar mutfak ve banyolardır. Bu haşere türü zamanın büyük bir bölümünü yuvalarında geçirir. Karanlığı severler bu nedenle geceleri ortaya çıkarlar. Dirençlidirler. Bilinçsizce yapılan amatör mücadelede ilaçlara karşı çok çabuk direnç kazanırlar. Bu böcekler gıda zehirlenmeleri, verem, hepatit, astım gibi hastalıkların mikroplarını taşır ve bulaştırırlar.TAHTA KURUSU / HAŞERE İLAÇLAMA
Heteroptera (yarım kanatlılar) takımının cimicidae ailesindendirler. Yaklaşık 75 değişik türleri olmasına karşın bizi en çok ilgilendiren “cimex Lectularius” türüdür. İnsan, memeli hayvan ve kuşların kanlarını emerek beslenirler. Erişkinleri 4-5 mm. Uzunluğunda, yassı oval ve kızıl kahverengindedirler. İtici bir koku salgılarlar. Emdikleri kanı sindirmeleri günlerce sürebilir ve bir kez beslenen tahtakurusu gerektiğinde bir yıl beslenmeden yaşayabilir. Tahtakuruları ısırdıkları yerde kızarıklık, kabartı ve kaşıntıya neden olarak rahatsız edicidirler. Genelde bulaşıcı hastalık vektörü değillerdir.PİRE / HAŞERE İLAÇLAMA
Siphonaptera takımını oluşturan küçük, kanatsız ve kan emerek beslenen böceklerdir. Sıcak ve ılıman iklim bölgelerini çok severler. Özel vücut yapıları sayesinde insan, memeli hayvanlar ve kemirgenlerin derilerine yapışarak kanlarını emerler ve Narlıdere değiştirirken birçok tehlikeli hastalığın taşınmasına neden olurlar. Erişkinlerin vücut uzunlukları 1-10 mm. arasında değişir. Yaşam süreleri birkaç hafta ile bir yıl arasındandır. Güçlü bacakları sayesinde boylarının 200 katını aşan mesafelere sıçrayabilir. Uzun bacaklı ve yassı vücutlu bu asalak yumurta, larva, pupa ve erişkin ve erişkin siklusu içerisinde çoğalırlar. Pupalar içinde olgunlaştıkları kozadan çıkar çıkmaz hemen tutunabilecekleri bir memeli veya kuş bulurlar. Bazı pireler tek bir Narlıdere türünde yaşadıkları gibi bazı türleri değişik Narlıderelarda yaşayabilir. Vebanın insanlara bulaşmasında baş rol oynayan pireler (Xenopsylla cheopsis) ortaçağda Avrupa nüfusunun yaklaşık dörtte birinin ölümünden sorumludur. Vebanın bulaştığı kemirgenler (özellikle fareler) dayanıklı değildir ve çabuk ölürler. Ölen Narlıderetan ayrılan pireler rahatlıkla insanlara ulaşarak bu hastalığı taşıyabilirler. Pireler veba’nın yanı sıra tifus ve tularemi hastalıklarını da bulaştırır.BİT / HAŞERE İLAÇLAMA
Phthiraptera takımından yaklaşık 3.300 değişik türü olan, küçük, kanatsız, yassı ve renkleri kirli beyazdan-siyaha varan asalaklardır. Çin’de insan bitinin de bulunduğu Anoplura alt takımı üyeleri emicidirler ve sadece memelileri Narlıdere olarak seçen bu alt takıma “gerçek bitler” de denilmektedir. İnsan vücut bitlerinin dışında tüm bitler, hayat evrelerinin tamamını Narlıdereladıkları canlının vücudunda geçirirler. Sadece vücut biti giysi kıvrımlarında barınır. Dişi bit sirke denilen yumurtalarını, tek tek veya topaklar halinde saç,tüy ve kıl diplerine bırakırlar. Tek bir dişi bit iki ay içerisinde 5000 yumurta bırakabilir.Bitler genellikle yaşadıkları Narlıdereları değiştirmezler. Özellikle evcil hayvanlarda aşırı çoğalmaları halinde hayvanın derisini tahriş ederek yaraların açılmasına ve sekonder enfeksiyonlara neden olurlar. İnsanda en çok görülen bit türü Pediculus humanus’tur. Vücut üzerinde yaşadığı bölgeye göre de değişik isimler alır. Baş biti (Pediculus humanus capitis), Vücut biti ( Pediculus humanus humanus ), Kasık biti (Pediculus humanus pubis) gibi. Bitlenme, şiddetli kaşıntı ve derinin tahrişi sonucu açılan yaralarda seconder enfeksiyonlara, özellikle çocuklarda impedigo denilen iltihaplı deri hastalığına yol açar. Ayrıca vücut biti tifus, siper humması reccurent humması gibi hastalıklara neden olan mikroorganizmalarında taşıyıcısıdırlar.DERİ BÖCEKLERİ  / HAŞERE İLAÇLAMA

Ergin 7-9 mm olgun larva 11-13 mm larva sarımsı kahverenkte vücut kıllarla kaplıdır. Vücut sonunda uzun bir kıl demeti bulunur.Kışı ergin olarak genelde ağaç kabukları altında geçirirler. Mayıs veya Haziran aylarında uçarak depo etrafına yumurtalarını bırakırlar. 10-15 günde açılan yumurtalardan çıkan larvalar etraftaki gıdalarla beslenirler. Pupa olmak için gıda ortamı, hatta tahta veya kurşun aksamında delik açarak pupa yeri hazırlarlar. 18-20 C’de yumurtadan ergine kadar 40-50 gün geçer. Yılda 1-5 defa döl verir. Ergin ömrü bir yıldır.Bu larvalar peynir, et ve salamı besin olarak tercih ederler. Ancak aynı cinse bağlı Dermestes maculatus türleri deri ve kürk depolarında önemli derecede zarar yapabilirler.SİYAH HALI BÖCEĞİ  / HAŞERE İLAÇLAMA
Ergin 3-5 mm olgun larva 7-8 mm vücut üzeri sert ve koyu kahverengi kıllarla kaplıdır. Yumurtalar 6-11 günde açılır. Erginler 35-40 gün yaşar. Larva dönemi besin durumuna göre 260-640 gün arasında değişir. Larvalar yün,ipek ve bunlardan imal edilmiş elbise, kürk, deri, kıl, tüy, ölü böcek, kitap ve süttozu ile beslenirler. Bu tip eşya ve yiyeceklerin olduğu depolarda sık rastlanır.TESPİH BÖCEKLERİ  / HAŞERE İLAÇLAMA
Bodrumlarda ağaç kabukları altında rutubetli yerlerde yaşar, tespih böceği kendisini küre şekline getirebilir. Uzunluğu 2 cm kadardır. Rutubetli ve sebze artığı olan her türlü yerde yaşar, tespih böceği mahzen çatı ve bodrum gibi yerleri severler. Saksı bitkilerine zarar verirler. Tehlike hissettiklerinde yumrularak tespih şeklini aldıkları için bu adı almışlardır.  KARASİNEK / HAŞERE İLAÇLAMA
Bu zararlılar ev sineği (musca domestica) olarak bilinirler. Diptera (çift kanatlılar ) muscidae ailesindendirler. Yerleşim yerlerinde ve hemen hemen her yerinde bulunurlar. Çöpler ve çürümekte olan organik atıklarla beslenirler. Ağız yapıları sokma-ısırma niteliği taşımadığı için yalayıcı-emici özellikte gelişmiştir. Bu nedenle insan ve memelileri sokmamakla birlikte bacakları ve vücutları aracılığı ile binlerce hatta milyonlarca zararlı madde ve mikroorganizmayı insanların yiyecek içeceklerine bulaştırmak suretiyle birçok hastalığın taşınmasında önemli rol oynarlar kara sinek, tahta kurusu, akrep, hamam böceği, bit pire gibi ilaca dayanıklı değildir.TATARCIK / HAŞERE İLAÇLAMA
Diptera (çift kanatlılar) takımının “phlebotamidae” ailesindendirler. Tüm sıcak ülkeler ve Akdeniz ikliminde bol miktarda bulunurlar sadece dişi cinslerinin kan emdiği bu sineklerin erişkinleri sivrisineği andırırlar. İyi uçucu olmadıklarından dolayı üredikleri alandan fazla uzaklaşamazlar. Çoğunlukla gündüzleri kuytu yerlerde saklanarak geceleri ortaya çıkar ve soktukları yerde şiddetli ağrı, kızarma ve kaşıntıya neden olurlar. Tatarcıkların dişileri genelde bir kez yumurtlar ve ölürler. Ancak bu evrimi bir kaç kez yenileyeni de vardır. Yumurta ve larvalar ya sulu organik atıklarda yada bataklılarda gelişirler. Şark çıbanı, kala-azar ve tatarcık humması gibi hastalıkların insanlara taşınmasında aktif rol oynarlar.  SİVRİSİNEK / HAŞERE İLAÇLAMA HİZMETİ
Bu cins sivrisinekler “Virüs Ansefaliti” ve sıcak bölgelerde görülen “filariasis” hastalıklarının taşıyıcılarıdır. Sivrisinek istirahat halindeyken gövdeleri dinlenme yüzeyine paralel, hortumları aşağı yönde eğiktir. Kanatları tek renktir. Temiz yada kirli tüm tatlı sulara yumurta bırakırlar. Yumurtalar kümeler halinde yüzerler. Larvaları su yüzeyinde 45 derecelik bir açı ile baş aşağı olarak asılırlar. Yaşam siklusları 10-14 gündür sivri sinekler ıslak nemli ortamı severler sivri sinekler genelde toplu olarak görülürler. GÜVE / HAŞERE İLAÇLAMA

Kelebeğin vücudu ve kanatları homojen olarak parlak altın renginde, kanat açıklığı 13 mm, olgun larva 13 mm dir. Dişi kelebek yumurtalarını gıda ortamına yapıştırarak tuttururlar. Larvalar kendilerine bir kolon örerek içerisinde beslenirler. Gıda bitince tekrar bir tüp daha örerek orada beslenmeye devam ederler. Bu tüpler elbiselerin yaka altı, dikiş araları, koltuk altı vb. yerlerde bulunur ağların varlığı ile içerisinde güve olduğu anlaşılmaktadır. Larvalar yün, ipek, kürk, deri gibi materyalleri mobilya döşemelerini yiyerek önemli zararlara neden olurlar. Uygun olmayan ortamda kolon içerisinde 8-24 ay dormant halde kalabilirler. Uygun koşullarda larva dönemi 30-35 günde tamamlanır. Pupa dönemi yazın 8-10 gün, kışın 21-28 gün sürer. Isıtılan binalarda yılda 3-4 döl, ısıtılmayanlarda 1 döl verir.YABAN ARILARI  / HAŞERE İLAÇLAMA
Yaban arıları ısırmaları ve insanlarda alerjik reaksiyonlara neden olarak zarar verirler. Yaban arıları ağaç dallarında ve fundalıklarda binaların tavan aralarında veya yer altında yuva yaparlar. Yaban arıları ile mücadelede bu hayvanları çekici yiyeceklerin ve su birikintilerinin ortadan kaldırılması önemlidir. Mekanik olarak tuzaklar içerisine çekici yemler konarak arıların buraya girmesi sağlanır ve girdikleri zaman çıkamazlar. Kimyasal mücadelede yuvaları direk ilaçlanır. İlaçlamanın; yaban arılarının içeride bulunduğu zaman yapılması çok önemlidir. AKREPLER / AKREP İLAÇLAMA SERVİSİ
Kıskaçları ve uzun kuyrukları ile kolaylıkla tanınabilirler. Akrepler kızdırıldığı zaman zehirli iğnelerini insanlara batırırlar. Akrepler geceleri hareket eder gündüzleri ise taşların altında, ağaç kovuklarında,molozlarda, tavan aralarında ve evlerin alt kısımlarında saklanır. Akrepler böcek,örümcek, kırkayak ve kara tespih böcekleriyle beslenirler. Çoğunlukla karnivordur, pek azı bitki öz suyu ile beslenirler. Akreplerin Bazıları bir yıl kadar açlığa dayandıkları tespit edilmiştir. Kurak yerler de ve özellikle sıcak bölgelerde bulunurlar. Akreplerin birçoğu toprakta derinlere iner ve yuva yaparlar. Akreplerin vücutları oransal olarak büyük olmalarına rağmen yassı yapılarından dolayı dar aralıklardan geçebilirler. Akrepler yumurtlamaz, bunun yerine canlı yavrular doğururlar; yavru doğumdan sonra bir süre annenin sırtında taşınır.Mücadelede saklandıkları alanın yok edilmesi büyük önem taşır. Pestisitlerin akreplerin sakladığı klozetler, boru giriş yerleri, tavan araları, bodrum katları gibi yerler, dışarıda taş yığınları ve odunluklar ilaçlanmalıdır. Ayrıca akrep sokmalarından korunmak için yatarken tavandan düşmelere karşı cibinlik kullanılabilir. Akrepler bahçeli evlerde villalarda da görülür. Akrepler merdivenlerden ve aydınlatma boşluklarından en üst daireye bile tırmanabilir.KARINCALAR / KARINCA İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Sosyal yaşayan, yapıları ve görevleri ile farklı sınıflardan topluluk oluştururlar. En kalabalık olan sınıf işçi kısmıdır. İşçilerin eşeysel organları körelmiştir.Besin sağlama, yuva yapma,savunma ve yavru bakımı gibi işlevleri yerine getirirler. Kraliçenin ise eşeysel organları oldukça gelişmiştir. Sadece yumurta bırakırlar. Çiftleşme döneminde kanatlı olmaları ile işçilerden ayrılırlar. Karıncaların bazıları 15-20 yıl yaşamaktadırlar. Erkekler; işçi ve kraliçeden belirgin olarak ince yapılı karınca olmaları ile ayrılır. Kanatlarını atmazlar, karıncalar çiftleşmeden hemen sonra yuvadan uzaklaşan erkekler birkaç gün içerisinde ölürler. Kraliçe ilk yumurtalarını martta bırakmaya başlar ve ilk yumurtadan kanatlı eşeysel bireyler oluşur. Karıncalar da eylülde yumurta bırakma durur. Bir çok tür besin depo eder ve özellikle tahıl tanelerini yuvalarına taşırlar. Evlerde istenmeyen görüntüler oluşturdukları için mücadele yapılmalıdır. Mücadelede yuvalarının tahrip edilmesi, kraliçenin bulunması ve elimine edilmesidir. Karıncalar kış süresince görüldükleri takdirde, iç mekanlarda yuva yaptıkları düşünülmelidir. Yazın dış mekanlarda yuva yapmayı tercih ederler. Kimyasal olarak; halk sağlığı alanında kullanılan Sağlık Bakanlığından ruhsatlı insektisitlerin kullanılması tavsiye edilmektedir.GÜMÜŞ BÖCEĞİ / GÜMÜŞ BÖCEĞİ İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Vücut 7-10 mm. Erginin üst kısmı gümüş renkte pulcuklarla kaplıdır. Yumurtadan yeni çıkmış yavrular beyaz renktedir. Bir dişi gümüş böceği 100 kadar yumurta bırakır, hayat devresi bir yılda tamamlanır, gümüş böceklerinin erginleri 2-3 yıl yaşar. Un fabrikaları ve depoları, kütüphane, ev ve kağıt depolarında sık rastlanan böceklerdir. Gümüş böcekleri nemli sıcak ve loş yerleri severler, şekerli, unlu maddelerle, kağıt ve kağıt ürünleriyle beslenirler. Pamuk, naylon, kitap ciltleri, duvar kağıtları, nişastalı materyallerle beslenirler.YILANLAR / YILAN İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Genel olarak fare gibi kemiricilerle, küçük sürüngenlerle, kertenkelelerle ve böceklerle beslenirler. Kemiricilerle beslendikleri için yararlıdırlar. Çok hızlı hareket edebilirler ve ağaçlara da tırmanabilirler. Gündüzleri aktiflik gösterirler. Ekim’le Nisan ayı arasında kış uykusuna yatarlar. Haziran ve Temmuz aylarında yumurtlamaya başlayan bu hayvanların dişileri, bir defada 10 kadar yumurta bırakabilirler.Kuru yerlerde, çalılık ve taşlık alanlarda yaşarlar. Tarlalarda, bahçelerde ve ev yakınlarında görülürler. Bitki örtüsünün seyrek olduğu, kurak yerlerdeki taşlık ve çalılık yerlerde, evlerin yakınında, tavan aralarında yaşarlar. Toprak evlerin çatılarında da görülürler. Zararlarından fazla bahsetmeye gerek yok. Rahatsız edildiklerinde yada kendilerini korumak için saldırabilirler. Mücadelesinde yaşam alanları yok edilmelidir.ÖRÜMCEKLER / ÖRÜMCEK İLAÇLAMA
Ev içerisinde köşelerde ve sundurmalarda ağlar örerler, örümcek ağlarının şekilleri türlere göre değişir. Bazı zehirli türler dışında bir zararı yoktur. Latrodectus mactans (Kara dul örümceği) zehirli türdür. Örümcek ağları sürekli temizlenmeli, ayrıca mayıs ayına kadar yapılacak birkaç ilaçlama ile popülasyon önemli ölçüde düşürülebilir. Örümcekten kurtulmak için periyodik ilaçlama yapılması gerekrir.  KULAĞA KAÇAN / KULAĞA KAÇAN İLAÇLAMA SERVİSİ
Genelde nemli ve yağmurlu zamanlarda evlere akın ederler. Bilinenin aksine zararsızdırlar. Kulağa kaçan ev duvarlarındaki çatlak ve yarıklardan, yürüme yolları ve garajdan, etraftaki sarmaşık tipi bitkilerden içeri girmektedir. Kulağa kaçan kurtulmak için ev etrafındaki bitki atıkları, taş yığınları gibi rutubet oluşturacak alanlar imha edilmelidir.     SALYANGOZ İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Sularda ve nemli çayırlarda yaşayan, değişik ebat ve şekillerde çok değişik türleri vardır. Kabuklu bir türdür. Gezdikleri yerlere sıvılarını bulaştırır. Bitkileri yiyerek yaşamları sürdürürler. Küçük türleri çoğu kez bahçelerde süs bitkilerini sararak kurumasına sebebiyet verirler.  İnsan bağırsaklarında yaşayan ve halk arasında bağırsak kurtları adı verilen ve çok çeşidi olan bu canlıların bazılarına ara konakçılık yaparak insanlara yayılmasında rol oynarlar. Bahçe ve çimenlik alanlarda özel yem şeklinde hazırlanmış mollusisit grubu ilaçları atmak sureti ile kolayca mücadele etmek mümkündür.KIRKAYAK / KIRK AYAK İLAÇLAMA SERVİSİ
Genel olarak kırk ayak katlarda, balkonlarda, bodrumlarda, rutubetli ortamlarda, yaprakların altında ve gübrelik alanlarda yaşarlar. Boyları 3 ile 7 cm arasında değişmektedir. Sıcak, nemli ve saklanabilecekleri yerleri tercih ederler. Kırk ayakların Yumurtadan çıktıktan sonra ergin hale gelmeleri 75 -150 gün arasında değişmektedir.
İç ve dış alanlarda yuvaları,yaşam alanları tespit edilmeli ve periyodik olarak ilaçlama yapılmalıdır.  ÇEKİRGE İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Boyları 2,5 – 3,5 cm arasında değişen siyah veya kahverengi olan çekirgelerin kalın , köşeli gövdesi ve zıplamasını sağlayan uzun bacakları vardır. Genellikle dış alanlarda yaşayan çekirgeler; beslenme ve sığınma amaçlı olarak iç alanlara da girmektedirler. Işık tarafından çekilebilen çekirgeler; açık camlardan, bina duvarlarındaki çatlak ver deliklerden bina içerisine girerler. Özellikle kirli giysilere beslenme amaçlı zarar verdikleri bilinmektedir. Yaşam alanları; ekili araziler, ağaçlık alanlar, bina yakınlarındaki uzun otlar ve sarmaşık gibi yoğun bitkiler arası, keresteler ve taş yığınlarıdır. Çekirgelerle mücadelede önemli noktalardan birisi bina yakınlarındaki yaşam alanları yok edilmesi ve ilaçlanmasıdır.AĞAÇ KURDU / TAHTA KURDU / MOBİLYA BÖCEĞİ İLAÇLAMA ŞİRKETLERİ
Eski tahta eşyalara, ağaç pencere, kapı, mobilyalara yerleşerek delikler açarak ilerlerler. Büyük toplu iğne başı büyüklüğündeki ağaç kurtları genellikle kahverengidirler. Kemirdikleri ağaçların tozları dökülür ve ölen ağaç kurtları mobilyaların altına düşer. Mobilyaların iç aksamında yuvalanırlar. Profesyonel haşere kontrol servisimiz özel formülasyonlar kullanılarak yok edebilmektedir.  Profesyonel olmayan haşere kontrol servislerinin kullandığı ilaçlarla ağaç kurdu ve tahta kurdu gibi haşerelerden kurtulmak imkansızdır.  ÇIYAN İLAÇLAMA ŞİRKETİ SERVİSİ HİZMETİ
3-10 cm arası büyüklükte 2-8 mm eninde yassı gövdesinde 17 çift anteni bulunan zehirli bir haşeredir. Evlerin loş, nemli ve karanlık bölgelerinde, taşların altında ve karanlık yerlerde yaşarlar. Geceleri böcek ve solucanlar ile beslenirler ve insanlara saldırmazlar. Terlik ve ayakkabı giyerken veya çıplak ayakla dolaşırken sokabilirler. Isırdıkları yerde koyu renkli iki adet iz görülür ve örümcekteki gibi zehirlenme belirtileri görülür. sırdıkları yer hemen temizlenmeli gerekirse biraz kanatılmalı ve hemen bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır.EV FARESİ / FARE HAŞERE İLAÇLAMA ŞİRKETİ
Çok küçük ev faresi 3 cm civarındadırlar ve fındık faresi olarak ta anılırlar, renkleri genelde gridir,büyük kulakları, küçük gözleri ve burunları vardır.Fındık farelerinin pislikleri siyah pirinç büyüklüğünde ve ovaldir.Fındık faresi pisliğini etrafa saçar, yuvasını gıda merkezlerine yakın oyuk ve boşluklarda yapar, ev ve iş yerlerine yerleşir daha çok bodrum çatı ve insanın yaşadığı ortamlarda daha çök görülür çok iyi tırmanıcı ve sıçrayıcıdırlar. Çok çabuk ürerler, fındık fareleri gebelikleri 18-21 gün sürer ve her seferinde 5-8 arası yavru yaparlar. Yılda 5-10 döl verir. Çok güçlü koku duyuları vardır. Yetişkin bir ev faresi 0.5 cm delikten geçer ve 4 metre yüksekten atlayabilir.LAĞIM FARESİ / SIÇAN İLAÇLAMA HİZMETİ
Ergin lağım faresi kuyruğu hariç 18-25 cm boyunda ve 200-600 gr ağırlığındadır. Küt burunlu, küçük kulak ve gözlere sahip, lağım fareleri kaba tüyleri kahverengi siyah karın bölgesi gri beyaz arası bir renktedir. Lağım fareleri daha çok kanalizasyon sistemi, binaların bodrum ve alt katları ile depolarda, bina dışında ise nehir kenarlarında, yol boyunca toprak altında, çöp yığınları ve beton altında yuva yaparlar. Ergin lağım farelerinin dışkıları iki ucu küt kapsül şeklinde ve 20 mm kadar uzunlukta olabilir. 2-5 ayda ergin hale gelir, bir yıl yaşarlar. Gebelikleri 3 hafta sürer.Lağım fareleri bir keresinde 7-8 yavru doğurur ve yılda 3-6 döl verebilirler. Güçlü koku ve işitme duyularına sahiptirler. 12 mm den büyük aralıktan kolayca geçebilir, 15 metre yükseklikten atlayabilirler. Kemirmeyi severler ve en çok elektrik kablolarını kemirdiği için de sık sık yangınlara sebep olurlar.ÇATI FARESİ / ÇATI FARESİ İLAÇLAMA SERVİSİ
Ergin çatı faresi, kuyruğu hariç 16-21 cm boyunda ve 80-300 gr ağırlığındadır. Sivri burunu, iri kulak ve gözleri olup, kahverengi veya siyah tüylere sahiptir, çatı fareleri çok iyi tırmanıcıdırlar. Bina içleri ve altında, çatısında, çöp ve odun yığınları içinde yaşarlar. Erginlerin dışkıları Çatı faresinin dışkısı gibi fakat sivri uçludur. Çatı fareleri 4 ayda ergin hale gelir ve 12 ay yaşarlar. Çatı fareleri bir keresinde 4-8 yavru doğurur ve yılda 6 döl verebilirler. 12 mm den büyük aralıktan kolayca geçebilirler. “Fareler Leptospirosis, Selmonella, Brucellosis, Kuduz ve Şap gibi bir çok hastalığı yayarak büyük tehlike teşkil ederler.”KENE İLAÇLAMA – KENE SOKMASI – KENE ISIRIĞI – KENE İLE MÜCADELE
Keneler, kan emerek beslendikleri için hemen tüm yabani ve evcil hayvanların (inek, koyun, köpek, kemiriciler, yerde beslenen kuşlar vb.) üzerinde bulunabilir ve bu hayvanlardan insana geçebilirler. Ayrıca, çalılık ve yeşil, yüksek otlu alanlarda bulunan keneler, beslenmek için doğrudan insanlara da geçip ısırabilirler. Bu nedenle daha çok kırsal bölgelerde ve hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülmekle birlikte kentsel alanlardaki uygun ortamlarda da bulunabilirler. Virüs ile bulaşmış keneler, kan emişini tamamladıktan sonra ayrılırken bir sıvı salgılarlar. Virüs genellikle bu sıvı ile bulaşır. Kan emdikleri ve virüsü bulaştırdıkları tüm canlılar hasta olabilir fakat hastalık genellikle hayvanlarda hafif ve bulgusuz seyreder. Bu nedenle daha az görülmekle birlikte hasta hayvanların salgıları ve kanları aracılığıyla da hastalık bulaşabilir.KARA FATMA İLAÇLAMA SERVİSİ
1-1,5 cm uzunluğunda parlak siyah renklidir. Erkeklerde iki kahve renkli kanat vardır. Dişiler oval erkekler ise daha ince yapıdadır, halk arasında KARAFATMA olarak da anılırlar. Genelde lağım sistemi, bodrum, depo, bina boşlukları ve daha az olarak ta ev içlerinde yuvalanırlar. Havalar ısınınca komşu binalara kadar her yeri istila ederler, kış aylarında ana yuvalarına çekilirler. Ömrü 6 aydır, her türlü gıda ve organik maddeyi yerler. Çok pistirler ve her şeyi yerler. Her pisliği, mikrobu taşır ve bulaştırırlar. Gıda, su ve sıcağa ihtiyacından dolayı insan olan her yerde aktiftir. Evlerde ilk yerleşeceği yer mutfak ve banyolardır. Hemen hemen bütün zamanını yuvalarında, delik ve çatlaklarda saklanarak geçirirler, karanlığı sever ve geceleri aktiftirler, çok dayanıklıdırlar, Bilinçsiz amatörce yapılan mücadelelerle ilaçlara çok çabuk direnç kazanırlar. Binada 10 kat birden bir gecede dolaşabilirler. Yaklaşık bir gecede 4,5 km yol kat edebilirler. Marketten ufak bir poşet içinde veya bir yumurta paketinde evinize gelebilir. Pazar eşyaları ile, sebzelerle veya kolilerle bilinmeden taşınmış olur. Apartman temizse sakinlerin dikkatli olması, ilk böcek geldiğinde ise o dairenin böcek yayılmadan ilaçlatılması gerekir. İhmal edilirse diğer dairelere de yayılarak rahatsızlık verir ve masraflara neden olur. Örneğin 30 daireli bir apartmanda 6-7 dairede üreme başlamışsa, bütün apartman dairelerinin komple ilaçlatması en doğru harekettir. Bu yapılmazsa böcekler daireler arasında dolaşır ve sorun zaman içinde kronikleşir. “Dizanteri, Gıda zehirlenmeleri, Verem, Gastroenteritis, Antrax, Pnomoni, Hepatit, Mantar hastalıkları, Astım, Allerjik Reaksiyon gibi çeşitli hastalık mikroplarını taşır ve bulaştırırlar”.FARELER
Sıçan ve fareler sevilmez kemirgenlerdir ve kimse bu kemirgenleri ev veya işyerinde görmek istemez. Kemirgenler dış alanda her türlü ortamda yaşar ve iç alanlara herhangi bir zamanda girebilirler ancak bu durum daha çok sonbaharda gerçekleşir. Bunun sebebi havaların soğuması değil, kemirgenlerin dış alandaki besin kaynaklarının tükenmesi ve yeni kaynak arayışlarıdır. Fareler mükemmel tırmanıcılardır ve çatı aralarından, havalandırmalardan, kablo yuvalarından, kanalizasyondan, bacalardan ve garajlardan binalara giriş yapabilmektedirler.fareler Özellikle kapı altlarından kolaylıkla geçerler.Fareler her yerde, gerek şehirlerde gerek şehir dışlarında, ancak çoğunlukla yerleşim birimlerinin olduğu yerlerde yaşarlar. Binalarda sıçanlardan daha fazla görülmelerinin nedeni, daha küçük olduklarından 0,6 cm aralıklardan (kurşun kalem genişliği) geçebilmeleridir. Yuvalarını iç alanlarda veya yakacak odun araları, taş ve tuğlalar, yaprak yığınları ve diğer döküntüler arasında dış alanlarda yaparlar.
Farelerin en çok yiyecek maddesinin bol olduğu ambar, değirmen, kümes gibi yerlerde bulundukları, iç alanlarda taban ve pervaz araları, her türlü duvar delikleri, oluklar, dış alanlarda ise çöplük kenarları, toprak yığınları su kanallarında barındıkları dikkate alınmalıdır. Kurulacak yem istasyonları hedef dışı yaban ve evcil canlıların ulaşamayacağı;fare ve sıçanların hareket ve saklanma yerlerine yakın şekilde; söz konusu canlıların hızlı bir şekilde hareket edecekleri ve kısa sürede saklanma ihtiyacı duyacakları göz önüne alınarak; gürültüsüz ve sakin yerlere yerleştirilmelidir. Yemler çevre şartlarından etkilenmeyecek şekilde kap ve kutulara konulmalı; kesinlikle insan eline maruz bırakılmamalıdır. Bu amaç için özel imal edilmiş kapaklı ve kilitli fare ve sıçan yem istasyonları tercih edilmelidir. İstasyon kap ve kutular üzerine FARELER ZEHİRLİDİR fareler için uyarıcı yazı yazılmalıdır. İlaçlamada kullanılacak fare zehrinin fomülasyon mücadele ortamının ve farelerin beslenme özelliklerine uygun olarak seçilmelidir. örneğin;kanalizasyon; rutubetli ve ıslak ortamlarda tercih edilecek fomülasyon tipi mum bloklarıdır. Yem istasyonları belli aralıklarla yerleştirilmelidir, 7-10 günde bir kontrol edilerek azalan yemler takviye edilmelidir hiç dokunulmamış istasyonların yerleri değiştirilmeli veya azalan yemlere ilave edilmelidir.FARELERİN VERDİĞİ ZARARLAR
* Ev ve işyerlerini istila eder, eşyaya zarar verir, kemirirler yiyeceklere zarar verir, tüketir ambalajlarını bozarlar.Farelerin Dışkıları kılları ve taşıdıkları mikro organizmalar yiyecekleri kontamine eder.Gıdaları ve gezdikleri çevreyi kirleterek resimleri ile beraber bulaşıcı hastalıkların insanlara yayılmasına neden olurlar. (veba, tifüs, weil, sodoko, hummalar, parazitler hastalıklar, kuduz salmonella bakterileri ve bağırsak enfeksiyonları gibi bir çok hastalık)* Çiftlik hayatına zarar verirler. Süt ve yumurta üretiminde azalmaya hayvanlarda yarattıkları stres ve rahatsızlık ile ağırlık kaybına neden olurlar. Peptospirosis, salmonella, brucellosis ve şap hastalığını yayarak büyük tehlike teşkil ederler.* Ahşap metal yerleri, boruları, elektrik kablolarını vs kemirirler. Elektrik kontağı ve yangına sıkça neden olurlar.* Isırıklara ve diğer yaralanmalara neden olurlar korkutarak insanların sağlığını da bozarlar. Fareler sadece gemileri batırmakla kalmıyor, elektrik kablolarını da kemiriyor. Çünkü, bu hayvanların genetik kökenli diş problemleri var; ön dişlerindeki büyüme durmuyor. Bu nedenle fareler, ön dişlerinin büyümesini engelleyebilmek için elektirik kablolarını kemirme ihtiyacı duyuyor. Ancak elbette ki bu hem onlar hem de çevre için büyük bir risk taşıyor. Yüksek voltajlı kabloları kemiren bir fare yangın çıkmasını neden oluyor, ancak tabii ki bu yaptığından pişman olacak kadar uzun yaşayamıyor. Farelerin dişleri hafif çelikten bile daha sert olduğundan boruları, ince metalleri ve hatta beton blokları bile kolayca tahrip edebiliyor.UZUN KUYRUKLARIYLA YÖN BULUYORLAR!
Çünkü kısa olsa kaybolurlardı. Kuyruk farenin sadece denge sisteminde değil, aynı zamanda yön bulma duyularında da etkili bir rol oynuyor. Farelerin kuyrukları vücut ısılarını da düzenliyor ve vücut ısısı yükseldiğinde bunu düşürüyor.

İlaçlama
İlaçlama

Yapı Market Tedarikçileri fuarına katıldık ..

Bu yıl ilk düzenlenen yapı market tedarikcileri fuarı büyük bir katılımla gerçekleşti. Fuarda gerek ustalar gerekse imalatçı firmalarla görüşme imkanına sahip olduk. USTALAR.COM standı ziyaretçilerden büyük bir ilgi topladı. Ziyaretci ve Katılımlar USTALAR.COM için çok olumlu değerlendirmeler yaptı. Bu projenin devam etmesi için tavsiyelerde bulundular.

Sponsor Firmamız : YELPAM KULP ürünlerini sergileyerek, yapı market tedarikcilerle görüşmeler gerçekleştirdi.

Yapı Market Tedarikcileri fuarı GÖrüntüsü
Yapı Market Tedarikcileri fuarı GÖrüntüsü

Aracınızın yağını değiştirmek

Aracınızın yağını kendiniz değiştirirerek, harcamalarınızı azaltabilirsiniz; bu, göründüğünden çok daha kolaydır.

Aracınızın yağını değiştirmek

Aracınızın yağını kendiniz değiştirirerek, harcamalarınızı azaltabilirsiniz ve bu, göründüğünden çok daha kolaydır. Ancak araç bakımı söz konusu olduğunda, güvenlik herşeyden önce gelir. Yani bu konuda ister acemi, ister deneyimli olun, Uzmanların, bu işi yapmanın en güvenli ve etkin yolu hakkındaki tavsiyelerine uyun. Aşağıda bu tavsiyeler adım adım yer almakta.

İhtiyaçlarınız
•Yaklaşık 5 litre motor yağı (motorunuza uygun viskozite, API performansı ve miktar için kılavuza bakınız.). Gerekli motor yağını shop’larda veya piyasadaki diğer satış noktalarında bulabilirsiniz.
•Yeni bir yağ filtresi birçok arabada, çeşitli boylarda “”çevirmeli”” yağ filtresi olarak kullanılır. (Motor yağı satış noktalarında aracınıza uygun tip ve boydaki filtreyi bulabilirsiniz.)
•Boşaltım tıpası anahtarı ya da (doğru büyüklükte) çatal anahtar ve bir yağ filtresi anahtarı. Bazı motorlarda, satıcınızdan alabileceğiniz özel bir alete ihtiyaç olabilir.
•En az 6-8 litre kapasiteli büyük bir boşaltım kabı ve bir huni.
•Temiz bez parçaları, el temizleme sıvısı ve/veya tek kullanımlık lateks eldiven.

1. Adım – Yaşınızı seçin

Kullanıcı kılavuzunuz, normal sürüş koşullarında tercih edeceğiniz belli bir yağ derecesi ve yağ değiştirmeden aracınızı kaç mil / km kullanabileceğiniz konusunda bilgi veriyor olmalıdır.

Ancak birbiri ardına yapılan kısa seyahatler, dur-kalk tipi trafik veya karavan ya da römork, hayatınızın olağan bir parçasi ise, motorunuzdaki ekstra lekelenme daha kısa aralıklarla yağ değiştirmeyi gerektirecektir.
Özel durumlar için kullanıcı kılavuzuna bakmayı ve tavsiyelere uymayı ihmal etmeyin.

2. Adım – Aracınızı hazırlayın

Aracınızın altına girmeden önce özel güvenlik tedbirleri için kullanıcı kılavuzunuza mutlaka bakın.

Asla aracınızı yükseltmek için kriko kullanmayın – bu kesinlikle fazla dengesiz olacaktır. Taşınabilir tekerlek rampaları bu iş için ideal ve çok daha güvenlidir. Tekerlek rampaları, aracı, tam da sizin altına girebileceğiniz kadar bir eğimle kaldırır. Rampanın kullanım şeklini dikkatle uygulayın, özellikle de güvenlik ile ilgili kısımlarını.

Zeminin düz olduğundan eminseniz, aracı, ön tekerlekler yükselecek şekilde rampanın üzerine sürün. El frenini çekin ve her iki arka lastiği tahta parçaları yardımıyla da kilitleyerek, aracın kaymasını / hareket etmesini engelleyin.
Aracınız manuel vitesliyse, birinci vitese; otomatik vitesliyse “Park” durumuna getirin.

Soğuk yağ, gerektiği gibi süzülmeyecektir; dolayısıyla, işe başlamadan önce yağın sıcaklığını arttırarak normal işlem sıcaklığına getirmek için, aracınızı sürün. Sonra motoru durdurun ve vakum oluşmasını engellemek amacıyla yağ dolum kapağını gevşetmek için, motor kapağını kaldırın. Bu, yağın alttan daha kolay boşalmasını sağlayacaktır.

3. Adım – Eski yağı boşaltın

Aracınızın altındaki yağ boşaltım tıpasını bulun. Motor / yağ karteri ya da alt panın arka alt kenarında olmalı.Boşaltım pan / tepsisini boşaltım tıpasının altına ve hafifçe, arkaya doğru yerleştirin. Anahtarı kullanarak, tıpayı saat yönünün tersine, serbestçe dönene dek çevirin. Elle çevirmeye devam ederek tıpayı çıkartın. Bu noktada, yağa dikkat edin çünkü aniden boşalabilir ve hayli sıcak olması kuvvetle muhtemeldir. Tıpayı tepsinin içine düşürmemeye çalışın ama düşerse de sorun değil.

Not: Boşaltım tıpalarının çoğunda, conta yıkama parçası bulunur; bunu kaybetmemeye dikkat edin!

4. Adım – Yağ filtresini çıkartın

Yağ filtresini, filtre anahtarı ile saat yönünün tersine çevirerek gevşetin. Elle çevirmeye devam edin ve sıcak egzoza dokunmamaya dikkat ederek filteyi tamamen çıkartın.
Yağ filtresi yağla dolmuş ve biraz ağırca olabilir. Dikkatle aşağı indirip motordan çıkartın ve içini boşaltım tepsisine boşaltın.

Not: Bazı yağ filtreleri yatay yerleştirilmiş olup, gevşettiğinizde, 200 ml’ye kadar kirli, sıcak motor yağı sızdırabilir. Endişelenmeyin, bu normal, ama hazırlıklı olup, yanınızda pek çok emici bez parçası buldurun.

5. Adım – Yağ filtresini değiştirin

Bez parçasıyla motorun üzerindeki filtre yuvasının içi ve çevresini iyice silin.Sonra yeni bir filtre alıp, parmağınızla, mühür vazifesi gören sızdırmaz contaya (filtrenin yuvarlak kenarı) ince bir tabaka halinde (yeni ya da kullanılmış) yağ uygulayın.

Yeni filtreyi dikkatle, ince yağ hattına oturtup, saat yönünde çevirerek yerleştirin.
Yerine oturdu mu, filtre, kolayca takılacaktır. Filtreyi elle sıkıştırın ama aşırı sıkı olmamasına da dikkat edin.
Yağ tıpasını ve bakır contayı temizleyip, hizalayarak, yerine takın.
Tıpayı elle çevirerek yerleştirin ve anahtar / kıskaç ile sağlamlaştırın. Yine aynı şekilde, fazla sıkı olmamasına dikkat edin.

6. Adım – Temiz yağ ekleyin

El frenini dikkatlice açın ve bırakın aracınız, rampadan aşağı arkaya doğru yavaşça kayarak yer hizasına gelsin. (Bu noktada motoru çalıştırmayın yoksa çeşitli hasarlar meydana gelebilir.)

Motorun üzerinde, genelde yağ tenekesi sembolüyle işaretlenmiş Yağ Dolum kapağını göreceksiniz. Kapağı açın ve motoru, doğru seviyeye kadar doldurduğunuzdan emin olmak için çubukla ölçerek, gereken yağ miktarıyla doldurun.

Kapağı yerine takıp, kenarlara akmış yağ varsa, temizleyin. Motor çalışır çalışmaz, yağ ışığı sönmelidir.

Motoru birkaç dakika çalıştırıp, kapattıktan sonra, yağ seviyesinin doğruluğundan emin olmak için çubukla bir kez daha ölçün. Bu aşamada, biraz daha yağ eklemeniz gerekebilir, bu normaldir.

Son olarak, öncekiler kadar önemli bir adım da, aracın altını sızıntı var mı, diye kontrol etmektir – özellikle, yağ filtresi ve boşaltım tıpasının altına bakın.

7. Adım – Kullanılmış yağdan kurtulun

Bitti mi sandınız? Henüz değil! En son ve bazı açılardan en önemli adım, aracınızdan boşalttığınız kullanılmış yağdan gerektiği gibi kurtulmaktır. Kullanılmış motor yağı, zehirli atık niteliğinde olduğundan çevreye zararlıdır ve güvenli biçimde atılması hayati önem taşır.

Kullanılmış yağı güvenli şekilde nasıl atabileceğinize dair, servisinize danışın. Servisteki teknisyenler bunu sizden alıp, dönüştürülmesi veya güvenli biçimde atılmasi için gerekeni yapar; ya da sizi başka alternatiflere yönlendirebilecek çözümler önerirler.

Her yağ değişiminin, tarih ve km. bazında yazılı kaydını tutun. Böylelikle bir daha ne zaman yağ değiştirmeniz gerektiğini daha kolay bilirsiniz.

Otomobillerinizde kış bakımı hakkında bilmek istedikleriniz ,

Araba motorları yazın daha fazla ısınır bu yüzden yağın kontrol edilmesi gerekir. Yağ değişim zamanı geldiğinde iş işten geçmiş olabilir o yüzden sık sık yağın seviyesi ve durumu (yağın içinde bulunan partiküller ) kontrol edilmelidir.

Yağ değişimi veya tamamlanması, Yağ filtresi değişimi yapılmalıdır.
Yazın tozlu ortam daha fazla olacağından hava filtresi ve polen filtresi kış aralığından daha sık değişmeli, mutlaka sık aralıklarla kontrol edilmelidir. Çünkü hava filtrelerindeki tıkanıklık daha fazla yakıt tüketilmesine sebep olmaktadır.

Hava filtresi değişimi ve Polen filtresi değişimi yapılmalıdır.
Lastik basınçları yazın sıcaklıkla birlikte kendiliğinden artabilir. Mutlaka kontrol edilmeli ve kışlık lastikler yazın kullanılmamalıdır.

Lastiklerin basınç kontrolü ve değişimi yapılmalıdır.
Bilinenin aksine silecek lastikleri yazın daha çabuk bozulur. Cam silecek suyuna yazlık, yani içinde yağ çözücü maddeler bulunan cam suyu konmalıdır.Fiskiyeler control edilmelidir.

Silecek lastikleri kontrol edilmeli.Yazlık cam suyu kullanılmalıdır.
Yazın uzun yolculuklar daha fazla yapıldığından her an yola çıkılacakmış gibi çok nokta kontrolü yapılan bir bakımdan geçirilmelidir.

Yaza özgü çok nokta kontrollü bakım yapılmalıdır.
Yazın hız limitleri kışa oranla daha fazla zorlandığından ön düzen direksiyon ve servo kontrolü yapılmalı, lastik balansları kontrol edilmelidir.

Rot ayarı yapılmalı, Balans ayarı yapılmalıdır.
Klima gazı, klima kompresör yağı ve fanlar kontrol edilmelidir.Klima gazı kontrol edilmeli ve tamamlanmalıdır.Akü asit yoğunluğu yazın daha fazla değişebilir veya akü gözlerinde su kaybı olabilir, mutlaka kontrol edilmelidir.

Akü asit yoğunluğu ve gücü kontrol edilmelidir.
Motor soğutma suyu seviyesi ve kaçakları kontrol edilmeli, antifriz seviyesi yaz kış aynı olmalıdır.

Antifriz ve su eksiği tamamlanmalıdır.
Araçtaki tüm sıvıların kontrolü yapılmalı ve eksikler tamamlanmalıdır. Özelliğini kaybedenler ve değişim zamanı gelenler mutlaka değiştirilmelidir.

Fren ve direksiyon hidrolikleri kontrol edilip eksikler tamamlanmalıdır.
Bujiler ve tüm aydınlatma sistemi kontrol edilmeldir. Yazın daha çok yolculuk edilebileceğinden ön ve arka fren balataları kontrol edilmeli gerekirse değişmelidir. Ayrıca stepne ve kriko muhakkak kontrol edilmelidir.

Yapı Malzemelerinde “Kalite Belgesi Şartı” geliyor …..

Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, kalite standart belgesi olmayan malzemelerin artık inşaatlarda kullanılamayacağını belirterek, “Eğer bir kapı kilidi, bir tuğla belgesi yoksa inşaatlarda kullanılamayacak. Malzemeyi inşaatta denetleyeceğiz. Yolda değil.” diye konuştu.

Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Sakarya Şubesi’nin Sakarya ve Ticaret Odası’nda gerçekleştirdiği 13. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Bakan Demir, ekonomik gelişmeler ve bakanlığın çalışmalarını değerlendirdi.

16. büyük ekonomi olan ve kendisinden daha büyük ekonomilere sahip ülkelerin gösteremediği performansı bugün gösteren bir Türkiye’nin bulunduğunu ifade eden Demir, şunlarĞ 2000 ± söyledi: “Bu asla tesadüfi değil. Bunu herkes aklına koysun. Olur ya bazen düşünürken ‘nasıl olsa o zorlu dönem geçti, burada tesadüflerde vardır’. Hayır, her bir günü, her bir haftası ve her bir ayı hesap edilmiştir. Bunun için istikrar var. Kolay kolay olmuyor ki istikrar. Topyekün bir ülkede her alanda istikrar varsa, turizminden futboluna, sporuna ne alanına varırsanız varın, sekiz yılda ne badireler atlattı bu iktidar… Hangi alanlarda onu zora sokmak, zafiyete düşürmek noktasında çok etkin, hatta geçmişteki bir çok girişimlerden çok daha etkili girişimleri yaşadı. Ama milli irade, milletle birlikte aşmasını bildi. Rahmetli Özal ve ekibi nerelerden vurulmaya çalışıldığı hep gözümün önünden şerit gibi geçti. Bugün de aynısı, biliyor musunuz? Hiç farkı yok. Ama bir şey var bugün… Bugünkü kadrolar zafiyete uğratılma noktasında açık vermeyen bir şekilde, tarzda yürüyüş yapıyor.”

Türkiye’nin AK Parti sorumluluğunda üçüncü seçime gittiğini vurgulayan Demir, partisinin oyunu artırarak çıkacağını dile getirdi. Anayasa değişikliğiyle Türkiye’nin iki üç yıl içinde özgürlükler ve demokrasi anlamında, insan hak ve hürriyeti, insanın kendisinden, insan olmaktan kaynaklanan özelliklerini onurlu bir şekilde yaşayabilmesinin önünü açan seviyeye geleceğini kaydeden Demir, Haziran seçimlerinin en önemli kampanyasının ana omurgasını Anayasa değişikliğinin oluşturacağına işaret etti.

“MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK ALANINDA KAMU HİZMETİ ETKİN ŞEKİLDE VERİLECEK”
Meclis’teki bütçe görüşmelerinde konuşulan ‘bakanlık zayıfladı. İçi boşaltıldı’ şeklindeki iddiaların doğru olmadığını söyleyen Bakan Demir; “Bayındırlık ve İskan Bakanlığı içerik değiştiriyor. Eskiden bakanlığımız kamunun bütün alt ve üst yapılarını yapan kuruluştu. Şimdi yapımcı kısmı işletmeci bakanlıklara devredildi. İllerde il özel idareleri yürütüyor. Biz de yapıyoruz ama kurumların bize göndermesi durumunda. Artık mimarlık ve mühendislik uygulamalarıyla ilgili Anayasa’da kamuya verilen görevleri ve sektörde oluşacak olan sistemi, politika üreten, yasalarını mevzuatlarını düzenleyen ve çalıştıran bir bakanlık olarak hedefliyoruz.” dedi.

İmar Kanunu’nda yaptıkları değişiklikle birlikte özel müteahhitlik denilen alanda yasa ve yönetmelik çıkardıklarını anımsatan Demir, vizyonlarından bir tanesinin de bürokrasiyi ortadan kaldırmak olduğunu belirtti. İşlemlerin net ve seri bir şekilde, özellikle mimarlık ve mühendislik alanında kamu hizmetinin etkin şekilde verilmesini sağlayacaklarını anlatan Demir, şunları kaydetti: “Yapı Denetimi Yönetmeliği de şu anda bitmek üzere. Şubat ayında inşallah yayınlatmaya çalışacağız. Yeni bir yazılım hazırlıyoruz tekrar. En ufak bir esnek noktası kalmayacak şekilde yapı denetimi sistemi şu anda tüm Türkiye’ye yaygınlaştı. 2011 yılı içinde tamamen hayata geçmiş olacak. Yönetmelikte bazı düzenlemeler yapıyoruz. 65 yaşın üzerinde olan teknik elemanlara yapı denetçi belgesi artık vermiyoruz. 12 yıl bir fiil çalışma şartı vardı. Bunu 5 yıla düşürdük. Daha genç arkadaşlarda görev alır hale geldi. Her yapı denetimine tabi denetlenen inşaat ayrıca bizim bayındırlık tarafından denetlenip denetlenmediği mutlaka kontrol edilecek. Artık bu işin kaçak göçeği kalmadı. Yine çıkardığımız bir yetkiyle birlikte malzeme denetimi yapılacak. Kalite standart belgesi olmayan malzeme artık inşaatlarda kullanılamayacak. Bunu da yapı denetim yönetmeliği ile net bir şekilde ortaya koyuyoruz. Eğer bir kapı kilidi yada bir tuğla kalite belgesi yoksa inşaatlarda artık kullanılamayacak. Biz onu inşaatta denetleyeceğiz. Yolda değil.”

“YURT DIŞINDAKİ VATANDAŞ BİNASINI İZLEYEBİLECEK”
2012 yılı başından itibaren bir yapımcının ustalara iş verebilmeleri için, ustaların o işi yapabileceğine dair belgeleri bulunma şartı aranacağını kaydeden Demir, bunun üzerine sigorta kavramını geliştireceklerini ifade etti. Geliştirdikleri yeni bir yazılımla tüm istatistiki bilgilere ulaşabileceklerine vurgu yapan Demir, ”Tüm yapılarla ilgili en küçük detaya kadar, doğal gaz hattından, su hattından, kanalizasyon sistemlerinin tamamı elektronik ortamda milimetrik olarak kayıt altında tutuluyor olacak. Zamanı gelince çalışmamızda yurt dışında ise binasını izliyor olacak oradan vatandaş. Mimarisi oluşturuldu, yazılımı devam ediyor. İnşallah 2012 yılı sonuna kadar vatandaşın kendi binasını izlemeyi de temin etmeyi planlıyoruz. Bu sistemi yerel yönetimler ve valiliklerle beraber işleteceğiz. Ruhsat verirken o sistemi beraber kullanacağız.” şeklinde konuştu.

“ORTA HASARLI BİNALARDA TEK ÇÖZÜM: KENTSEL DÖNÜŞÜM”
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında oluşan orta hasarlı konutların sorununu da değerlendiren Demir, şunları belirtti: “Orta hasarlı konutlar, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın yetki alanında. Bu binaların bir bölümü rutsatlı, bir bölümü de kaçak ruhsatız binalar. Ruhsatsız kaçak binalara ruhsatlı bina muamelesi yapamazsınız. Yapsanız da bunlar çürükse, ruhsatlı ya da ruhsatsız fark etmiyor. Ruhsatlı binayı tespit ettiğinizde farklı bir şey ortaya çıkıyor. Tek çözüm kentsel dönüşüm. Bina sahiplerinin de buna destek vermesi lazım. Bir tespit varsa, deprem olduğunda yıkılma ihtimali olanların mutlaka yıkılması lazım. Orta hasarlı bina güçlendirmeyle dayanıklı hale getirilebilecekse, güçlendirilmeli. Bu konuyla ilgili olarak Belediye Kanunu’nda değişiklik yaptık. Daha kapsamlı bir kentsel dönüşüme ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız TOKİ ile irtibata geçer veya kendisinin dönüşüm projesi varsa Bakanlık olarak İller Bankası’ndan her türlü katkıyı sağlamaya çalışırız. Bunu tamamen siyaset alanının dışında çözmemiz gereken problem olanı olarak algılayıp, toplumu da böyle bilgilendirmek lazım. Bu konuda bina sahiplerinede görevler düşüyor.”

MÜSİAD: GENEL SEÇİM ÖNEMLİ BİR EŞİK
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan ise 2011 genel seçimini Türkiye’nin dünyadaki pozisyonunu belirleme açısından oldukça önemli gördüğünü söyledi. ‘Bu sene önemli bir eşikteyiz’ diyen Vardan, “2011 seçimlerinin Türkiye’nin dünyadaki pozisyonunu belirleme açısından oldukça önemli olarak görüyorum. Bütün arkadaşlarımızın da bu şekilde bir düşünceye sahip olduklarını düşünüyorum. Daha demokratik bir ortamın oluşması için referandumda çıkan sonuçla beraber önemli bir eşiği atladık. 2011 Haziran seçimlerinin de bu eşiği ortaya çıkardığını ve atlamamız durumunda Türkiye’nin çok farklı bir boyutta olacağını düşünüyoruz. 2011 yılında tüm bunlar sürdüğü takdirde belki 2009’dan 2010’a geçişte olduğumuz gibi hızlı bir büyüme değil ama yine bir büyüme beklentisi içindeyiz.” ifadesini kullandı.